Bazı Avrupa ülkelerinde, Kovid-19 salgınından bile önce başlayan, daha sonra kademe kademe yaygınlaşan haftada dört gün çalışma uygulamasını test eden son ülke Portekiz oldu. Geçtiğimiz haziran ayında, yaklaşık bin çalışanın bulunduğu 41 şirkette pilot olarak başlatılan uygulamanın ilk çıktıları hafta içinde medyayla paylaşıldı. Projenin gidişatını görmek için hükümet aracılığıyla iki üniversiteye yaptırılan ankette, ev ile işi birlikte yürütmenin “zor” ya da “çok zor” olduğunu düşünenlerin oranının yüzde 46’dan yüzde 8’e kadar indiği belirlendi. Stres ve uykusuzluk sorunlarının ise yüzde 21 azaldığı tespit edildi.
Anketle ilgili raporda elde edilen verilere göre pilot uygulamaya katılan şirketlerdeki çalışanlarda kaygı, gerginlik ve depresiflik durumları yüzde 21, yorgunluk yüzde 23 ve yalnızlık hissi yüzde 14 oranında geriledi. Ayrıca çalışanların yüzde 65’inin aileleriyle daha fazla vakit geçirdiklerini belirttikleri, hobi ve ilgi alanlarına daha fazla zaman ayıranların oranının da yüzde 60’ı bulduğu kaydedildi. Pilot uygulamada yer alan şirketlerin daha önce haftalık 41.5 olan çalışma saatini yaklaşık yüzde 12 azaltarak 36.5 saate düşürdüğü ve çalışanlarının maaşlarında herhangi bir oynama yapmadıkları belirtildi.
Şirketlerin işleyişlerine göre çalışanları için boş gün belirledikleri, düşünülenin aksine cuma gününü seçenlerin oranının sadece yüzde 20 olduğu, en çok pazartesinin tercih edildiği bilgisi paylaşıldı. Elbette ki bu tartışma ya da bu yeni çalışma saati uygulaması şimdilik bize uzak...
Çünkü ülke olarak Avrupa’nın ulaştığı gelir ve refah seviyesinin gerisindeyiz.
Doğal olarak da bizde halen çalışılan saatten çok alınacak ücret öncelikli. Ancak her şeye rağmen asıl meselenin dünyanın nereye gittiğini görmek olduğunu düşünüyorum ve eğitime gerekli önem verilirse bir gün maaştan çok çalışma şartlarının, özel hayata daha çok zaman ayırabilmenin konuşulduğu bir ülke haline geleceğimize tüm kalbimle inanıyorum.
EN KIYMETLİ HİZMET
Türkiye genç nüfusuyla öne çıkan bir ülke. Bu nedenle yapılabilecek en doğru yatırımın gençlere yapılacak yatırım olduğuna inanıyorum. Onların hem bilimsel hem kültürel hem de sosyal açıdan teşvik edilmeleri büyük önem arz ediyor. Tam da bu noktada, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan 100. Yıl Kitap Kafe ve Kütüphaneleri çok önemli ve kıymetli bir hizmet olarak karşımıza çıkıyor. 100. Yıl Kitap Kafe ve Kütüphaneleri’nin yedincisi önceki gün Buca’da; bahçeli, iki katlı şık bir binada açıldı. Zemin kat ve bahçe bölümü kafe, birinci katı ise kütüphane olarak hizmet verecek.
7 gün 24 saat açık olacak olan mekan, ekonomik fiyatları, konforlu ortamı, ücretsiz sınırsız interneti ile gençlerin kişisel gelişimlerine, sosyalleşmelerine, kitaba kolay ulaşmalarına imkan sağlayacak.
Bilmeyenler için; 100. Yıl Kitap Kafe ve Kütüphaneleri’nin adresleri şöyle:
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi, Konak Metro, Mustafa Necati Kültür Merkezi, Seferihisar, Kültürpark İsmet İnönü Sanat Merkezi, Alsancak Tam Otomatik Otoparkı ve Buca.
MUTLU YILLAR
Çoğumuzda pek de iyi hatıralar bırakmayan, büyük deprem felaketi ve yüksek enflasyonla hatırlanacak olan 2023 yılını ardımızda bırakmamıza sadece bir hafta kaldı. Umarım 2024 hepimiz için çok daha huzurlu bir yıl olur. Bolluk, bereket, sağlık ve huzur güzel ülkemizin her köşesini sarıp sarmalar. Yeni yılın ilk pazar gününde, yani 7 Ocak’ta yeniden görüşmek üzere mutlu yıllar.