Giyim markaları yeni yeni doğmaya başladığında, yani insanlar genellikle evde ve her zaman elde üretilen giysilerden hazır modaya geçtiğinde yılda bir koleksiyon hazırlanırdı.
İlerleyen yıllarda, mevsimler dikkate alınarak yılda dört koleksiyon alışkanlığı yaygınlaştı.
Günümüzde ise moda da fastfood gibi. Dünyanın en yaygın ve en yüksek ciroya sahip markaları yılın 52 haftasında da yeni ürünleri raflara yüklüyor. Sürekli tüketim söz konusu.
Modanın bu hızına doğal, sağlıklı ve yüksek kaliteli malzemelerin hem üretim kapasitesi hem de maliyet açısından yetişmesi mümkün olmadığından doğal gibi görünen malzemeler sektörü büyük ölçüde ele geçirmiş durumda.
Bugün aldığınız bir ürünün etiketine baktığınızda, genellikle “yüzde 100 polyester” ibaresini görürsünüz.
Nedir bu polyester?
Polyester, petrol bazlı bir üründür. Kimilerine göre satın alınabilecek en tehlikeli kumaş türüdür. Mesela saten diye aldığınız kumaşlar çoğunlukla ipeksi polyesterdir. Polarlar, tüylü polyesterdir. Kadife, pelüş polyesterdir. Krep kumaşlar, buruşuk polyesterdir.
Ne yazık ki günümüzde, dünya genelinde üretilen kumaş ve giysilerin yaklaşık yüzde 70’i polyesterdir. Bu hem sürdürülebilir olmayan fosil kaynak kullanımı hem de üretim aşamasında ihtiyaç duyulan yüksek su miktarı nedeniyle çevre için en büyük tehditlerden biridir.
Üstelik polyester giysilerin sadece yüzde 1’i gerçek anlamda dönüştürülebilir. Yüzde 12’si paçavra olarak değerlendirilir. Kalan yüzde 87’si ise yüzlerce yıl toprağımızı, suyumuzu kirletmeyi sürdürür.
Mevcut tüketim alışkanlıkları sürdükçe bu soruna bir çözüm bulmak neredeyse imkansız. Yapılabilecek tek şey, sürekli daha çok ucuz giysi almak yerine uzun yıllar kullanılabilecek, doğal malzemelerden üretilmiş ama polyestere göre hayli pahalı olan giysileri tercih etmek. Dünya nüfusu, ortalama gelir gibi etkenler düşünüldüğünde bu çözümün asla mümkün olamayacağı gayet net. Bu nedenle de ne bilim insanları ne de çevre örgütleri polyester istilası ile baş edebilecek bir formül üretemiyor ve sorun her yıl katlanarak daha da büyüyor.
GENE HACKMAN’A VEDA
Amerikan sineması önemli bir yıldızını, sinemaseverler ise büyük bir oyuncuyu kaybetti geçtiğimiz hafta içinde... İki Oscar ödüllü usta oyuncu Gene Hackman ile piyanist eşi Betsy Arakawa’nın cansız bedenleri, ABD’nin Santa Fe kentindeki evlerinde bulundu. Hackman 95, Arakawa 63 yaşındaydı.
Karaktere derinlik katan oyunculuğuyla üstlendiği her rolün altından başarıyla kalkan Gene Hackman, kariyeri boyunca birçok unutulmaz performansa imza attı.
Böylesine büyük bir yıldızın ardından yapılacak en iyi şeyin onu filmleriyle anmak olduğuna inanıyor; sizleri eleştirmenlerce seçilen en iyi 10 Gene Hackman filmi ile baş başa bırakıyorum:
- The French Connection (Kanunun Kuvveti)-1971
- Unforgiven (Affedilmeyen) -1992
- The Conversation (Konuşma) - 1974
- Mississippi Burning (Mississippi Yanıyor) -1988
- Hoosiers (Kazanmak Arzusu) -1986
- The Royal Tenenbaums (Tenenbaum Ailesi)-2001
- Bonnie and Clyde-1967
- Crimson Tide (Denizde İsyan) -1995
- Superman: The Movie-1978
- Enemy of the State (Devlet Düşmanı)-1998