Giriş
2023 yılı, inşaattan tarıma, mobilyadan tekstile pek çok sektörü olumlu etkileyen, istihdamda önemli rol oynayan turizmin altın yılı oldu. Turizm gelirleri, kelimenin tam anlamıyla ekonomiye can suyu verdi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, hafta içinde düzenlediği toplantıda, 2023 yılında ziyaretçi sayısının bir önceki yıla göre yüzde 10 artışla 56,7 milyon; turizm gelirlerinin ise 54,3 milyar dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. Türkiye’nin turizm geliri, bir önceki yıla göre yüzde 16,9 oranında arttı. Ersoy, Türkiye’nin 2024 yılı hedefini ise 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar gelir olarak ilan etti.
Tam da bu noktada akıllara gelen sorular şunlar: Turist sayısı artıyor ama kişi başına düşen harcama miktarı yeterli mi? Türkiye ucuz bir destinasyon mu? Nitelikli turisti ülkemize çekebiliyor muyuz? Bu sorulara verilen cevapların genellikle olumsuz olduğunu gayet iyi biliyorum ama ben tam aksini düşünüyorum. Veriler de beni doğruluyor. Türkiye’ye gelen turistlerin kişi başına harcama miktarı 2006 yılında 803 dolardı. 2021’de 1028 dolarla zirveyi gördü. 2023’te ise 952 dolar seviyesinde gerçekleşti. Konuya sadece bu pencereden bakacak olursak harcama miktarı düşük görünebilir. Oysa gerçeği kavrayabilmek için rakiplerimize de bakmak gerekir.
Elimde, 2022’de ülkelere göre turizm gelirlerine ait veriler var. Zirvede, kişi başına 2 bin 658 dolar harcamayla ABD ve 2 bin 232 dolar ile İngiltere var. Onları takip eden ülke ise 1108 dolarla Almanya. Sıralama; İspanya 1017 dolar, İtalya 890 dolar, Fransa 850-900 dolar arası, Avusturya 732 dolar, Meksika 731 dolar ve Yunanistan 669 dolar olarak devam ediyor. Bu tablodan da anlaşılacağı üzerine, Türkiye, yıllara göre değişkenlik göstermekle birlikte, Avrupa’daki önemli rakipleri olan Fransa, İspanya, İtalya ile kıyasıya bir rekabet içinde. Ayrıca 2024’te turist sayısında İspanya’yı geride bırakarak Fransa’nın ardından Avrupa’da en çok turist çeken ikinci ülkesi olmamız bekleniyor. Dolayısıyla iyi yoldayız ancak bu kimseyi rehavete sürüklemesin.
Turizm çok dinamik bir sektör; yerimizi koruyabilmemiz için sürekli çalışmalı, kaliteyi artırmalı, yeni alternatifler ortaya koymalı ve tüm bunları yaparken de çevremizi ve kültürel değerlerimizi korumalıyız. Bunları başarırsak birkaç yıla kalmaz Fransa’yı da ardımızda bırakırız.
DÜNYA’NIN EN BÜYÜK BUZ DAĞI HAREKETE GEÇTİ
Son yıllarda takip edilmiş ve kayıt altına alınmış en büyük buz dağı Antarktika’da sürükleniyor. Neredeyse İstanbul kadar büyük olan A23a isimli buz dağı 1986 yılında Antarktika’dan kopmuş; kuzeydeki Weddell Denizi’ne oturmuş ve 35 yılda bir buz adasına dönüşmüş.
Dünyadaki iklim dengeleri açısından oldukça önemli olan buzullar her geçen gün daha fazla ısıya maruz kalıyor. 2022 ve 2023 yılında artan ortalama deniz suyu ve atmosfer sıcaklıkları yeni rekorlara ulaşınca A23a da bu ısınmadan etkilenmiş ve oturduğu zeminden geçen kasım ayında ayrılmıştı. Buz dağının ilerlemesini yakından takip eden bilim insanları ilk kez sürüklenen bir buz dağı ile karşılaştıklarını söylüyor.
Buzdağının yüzölçümünün 3 bin 900 kilometrekare, ağırlığının ise yaklaşık bin milyar ton olduğu tahmin ediliyor. Peki hareket halinde devasa bir buz dağı bize ne anlatıyor? İşin vahameti en basit haliyle şöyle: Eğer Antarktika buzulları erirse dünyadaki deniz seviyeleri önemli ölçüde yükselecek. Bu da Türkiye’nin bazı sahillerinin sular altında kalması demek. Buzul çağlarında birçok kara parçasının sular altında kalması gibi… Sonuç olarak, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin tam içindeyiz. Zorlu hayat şartlarımız, her gün değişen yoğun gündemimiz, koşturmacalarımız bizleri bu gerçeklerden uzaklaştırıyor ama unutmamalıyız ki dünya bizim değil. Biz sadece emanetçiyiz. Dengeyi mutlaka korumamız gerekiyor. Bir yandan gelişmeye devam etmek diğer yandan da dünyamızı yarınlara en yaşanılacak şekilde bırakmak zorundayız.
