Ünlü Brezilyalı yönetmen Fernando Meirelles, yeni filminde Jonathan Pryce ile Anthony Hopkins’i, sinematografisi güçlü ve dinamik bir Vatikan eleştirisinde buluşturuyor. Sinemacının tatmin etmeyen Hollywood kariyerinin en iyi eseri “The Two Popes”, ülkemizde 20 Aralık 2019’da Netflix’te yayınlandı. Bir kez daha bir Netflix orijinali o haftanın vizyon filmlerini solladı.
Filmin notu: 6.8
‘Modern Zamanlar' usulü Vatikan tasviri
16. Papa Benedict (Hopkins) ile 17. Papa Francis (Pryce) ya da Kardinal Jorge Mario Bergoglio’nun buluşması ilginç bir Vatikan filminin varlığına tanıklık etmemizi sağlıyor. “The Two Popes”, Nanni Moretti’nin yeni seçilen Papa’yı insani olma uğruna kamu spotu gibi duran demode bir filme sıkıştırdığı “Habemus Papam”ını (2011) kolaylıkla solluyor. César Charlone, Fernando Meirelles ve Anthony McCarten’ın birlikteliği büyük oranda tutan, incelikli anlarla örülü bir Hıristiyanlık temsiline alan açıyor.
Film, Papalığın taht değişimi sürecinde yaşanan dengeleri gözler önüne seriyor. Vatikan’ın dişlileri olan bir sisteme, bir çeşit “Modern Zamanlar”daki (“Modern Times”, 1936) fabrikaya dönüştüğünü ima ediyor. Bunu yaparken de tekrarları inadına üst üste bindiren mekanik bir kurguyla biçimciliği başarılı bir şekilde sunuyor. Sanki yönetmenin başyapıtı “Tanrıkent”teki (“Cidade de Deus”, 2002) dinamizmi uzun süredir ilk kez geri dönmüş. Her filmde kurgucuyu değiştirmenin bu kez zararını görmediği söylenebilir.
Sinematografik detaycılık iz bırakıyor
Anthony Hopkins
Bunu takiben seyirciye aynadan yansımalar, çerçevenin bir kenarında kalan karakterler, çok yakın veya yakın plan niyetine alınan detaylarla aslında dişlileri olan asap bozucu bir sistem servis ediliyor. Onun önünde ise iki usta oyuncunun kendilerini idame ettirdiklerini görüyoruz. Pryce’dan ziyade Hopkins oyunculuk açısından filmin yıldızı.
Onları ikili planlara az başvurarak, bazen arka plandaki bir resimle, bazen üst açıyla resmetme algısı, konuşan kafalar filmini yıkıyor. Bunun ötesinde devreye 1.85:1’in ortasında 1.33:1’de eskitilmiş görüntüler giriyor. RED 8K çekilen filmin bunu büyük oranda yansıttığı söylenebilir.
Arjantin bölümleriyle Meirelles kendine geliyor
Juan Minujin
Papa Francis olma yolunda ilerleyen Bergoglio’nun 1950’ler ve 1970’ler Arjantin’inden görüntüleri “The Two Popes”un görsel zenginliğine bir çeşitlilik katıyor. Onun gençliğini ise Juan Minujin canlandırıyor. Charlone o bölümlerde egzotik doğanın ötesinde iç mekandaki sıkışmışlığı ve dinin koruyucu yaklaşımını gözlemleme şansı veriyor. Belki de Meirelles’in “Tanrıkent”ten bu yana ilk kez bu kadar hikayesine hakim gözükmesinin sebebi, ucu Güney Amerika’ya uzanan bir öykü anlatması olabilir.
Portekizli José Saramago’yu “Körlük”le (“Blindness”, 2008) İngilizceye çevirmek görsel açıdan etkili ve orijinal ama senaryo/oyunculuk açısından problemli bir çalışmayı doğurmuştu. “Arka Bahçe” (“The Constant Gardener”, 2005) ise Afrika’ya, Doğu’ya hesaplı bir yaklaşım sunup akılda kalamamıştı. Meirelles’in hedefi üçüncü dünya ülkesi sinemasının gerilla usulüne, el-omuz kamerasına kayan damarını eğip bükerek onun üzerine biçimci ve özgün kurgu numaraları eklemek. “Arka Bahçe” ve “360” (2011) bu açıdan ciddi ritim problemi çeken filmlerdi. Burada ise o yönetmenlik kumaşı dönüyor.
Sorrentino'nun 'The Young Pope'una yaşlı kardeş olarak geliyor
Bunun ötesinde filmin senaristi de çok iyi. İlk 30 dakikada İtalyanca konuşan karakterlerin sahiciliğini asla bozmuyor. Sonrasında araya Portekizce ve İngilizce de girebiliyor. Aslında yaşlanmış Papa’nın yanındaki sekreterle yaşadığı pedofili kıvamında ilişki de Vatikan’ın yozlaşmasıyla dertleri olan bir film getiriyor.
Kabul etmeliyiz ki McCarten-Meirelles ikilisi bu eleştirel yaklaşımı, Hıristiyanlığın ipliğini pazara çıkarırken işin içine ‘cinsellik’ ile ‘pedofili’yi sokan Almodovar’ın ustalık dönemi eserlerinden “Kötü Eğitim” (“La Mala Educacion”, 2004) ve Yunan Yeni Dalgası’nın harikalarından “Metéora” (2012) kadar iddialı bir noktaya taşımamış. Ama sinemadaki modern Vatikan temsilleri arasında özellikli bir film izliyoruz.
Geçmişte Dreyer, Rossellini, Preminger, Reed, Bunuel gibileri azizlerle, rahiplerle ilgili ciddiye alınacak, sinemasal veya tematik açıdan değerli, klasikleşen filmler çekmişti. Bu fim, onlarla ne kadar rekabete giriyor tartışılır. Ama Sorrentino’nun devamı da 2020’de yayınlanacak, 2016 tarihli HBO dizisi ‘The Young Pope’una yaşlı kardeş olarak geliyor.
Vatikan eleştirisi iddialı mı?
Aslında “The Two Popes” sinemada önemli bir boşluğu dolduruyor. Ama finalini dostluk üzerinden bağlayıp bir çeşit kutsal iki kafadar filmi yorumu sunuyor gibi yapmasıyla iddiasını çok da ileri taşıyamıyor. McCarten, Charlone ve kurgucu Fernando Stutz kadar başarılı mı tartışılır.
Charlone, Vatikan’ın duvarları arasında Tanrısal bir dünyaya girmek zorunda kalıp yabancılaşan iki ruhu çok iyi yansıtıyor. Adeta ‘stilize bir dişlilerin oynaması’ yorumu yapıyor. Favela filmi başyapıtı “Tanrıkent”in devamında Hıristiyanlığın en az favelalar kadar aşılamaz bir mekaniği olduğuna dikkat çekiyor. Meirelles oradaki ortak yönetmen Katia Lund ve kurgucu Daniel Rezende ile buluşmasa da görüntü yönetmeni bile yeterli olmuş.
Ama onun ötesinde filmin olabilecek en cesur ve iddialı Vatikan eleştirisine dönüştüğü söylenemez, aksine dinamik bir Papa filmi tasvir ediyor. Bu açıdan da kurgucusu ve görüntü yönetimiyle anılası bir şekilde tamamlanıyor “The Two Popes”.