Cem Özer’in, Almanya’da yaşayan bir kadınla sosyal medya üzerinden flört etmesi, erotik fotoğraflar göndermesi magazin gündeminin baş sırasına oturdu. Kadın “Taciz” dedi, ancak Cem Özer’in ortaya koyduğu yazışmalar bunun taciz olmadığını, karşılıklı flörtleşme olduğunu gösterdi. Tabii bir de Cem Özer’in “Benden para istediler” deyip bunun bir kumpas olduğu yolundaki iddiaları var.
Burası işin hukuksal kısmı, Yargıya giderler, şantaj, tehdit, kumpas varsa hepsi ortaya çıkar. Olayın patlamasından bir gün sonra Cem Özer’in eşi Pınar Dura’nın yaptığı açıklama da konuşuluyor. Pınar Hanım eşini, “Aramızda minik bir ayrılık geçmişti. O sırada Cem’in, Almanya’da bu kadınla minik bir beraberliği olmuş” diyerek savundu. Yani diyor ki; biz o sırada ayrıydık. Cem de kısmi bekarlık günlerinden böyle bir halt yemiş. Bu durum kocamla ayrılmamızı gerektirmez.
Herkesin saygı duyması gereken bir açıklama bu. Pınar Dura eşini affetse de affetmese de kendi bileceği iştir, kendi kararıdır. Ancak tartışılan konu şu. Bu açıklamadaki ‘minik’ ifadesi, sadakatsizliği sevimli mi gösteriyor? Aldatmanın miniği, midisi, maxisi olur mu? Cem Özer açıklamasında “Sosyal medyadan seviştik” şeklinde bir ifade kullandı.
Acaba Pınar Hanım sosyal medya üzerinden yapılan seks içerikli yazışmaları ‘minik sadakatsizlik’ olarak mı görüyor? Eğer Cem Özer bu kadınla yüz yüze buluşup yemek yeseydi ‘midi’ aşamasına, fiziksel olarak cinsellik yaşasaydı ‘maxi’ aşamasına mı geçecekti? Açıkçası bu soruların cevabını ben de tam olarak bilemiyorum. Ancak sosyal medyanın sadakatsizliğin tanımını değiştirdiğini biliyorum.
Şimdi Cem Özer ile Pınar Dura’nın evliliği bu olaydan büyük zarar görmüş olabilir ya da tam tersi, birbirlerinin kıymetini daha iyi anlamış olabilirler. Belki bu badireden çok daha güçlenmiş bir sevgi bağı ile çıkacaklar. Umarım öyle olur. Ama her ilişki bu tür bir problemi atlatamaz.
Yani siz sakın, bu olayın ‘minik’ bir problem olduğunu düşünmeyin. Üstelik bu tür yazışmaları rant kapısı haline gitirmiş, ‘ifşa’ olayını para kazanma yöntemi haline dönüştürmüş bunca insan ortada dolaşırken “Ne var canım, birkaç ‘minik’ yazışma işte” demeyin. Sizin canınız Cem Özer’den çok daha fazla yanabilir.
Duygusal işaretler
Mini, midi ya da maxi... Nasıl tanımlanırsa tanımlansın aldatma aldatmadır. Aldatan kişi de mutlaka izler bırakır. Bu izlerden bazıları fizikseldir. Telefon yazışmaları, konuşmalar, arama dakikaları falan... Ama bir de duygusal işaretleri vardır. Bunlardan bazılarını sıralıyorum.
- Hemen her konuda sinirleniyor, parlıyor, incir çekirdeğini bile doldurmayacak sebeplerden dolayı kavga çıkarıyorsa...
- Sürekli depresyondaymış gibi bir tavır içindeyse, oflayıp pufluyorsa, mutsuz olduğundan dem vuruyorsa...
- Çeşitli bahaneler öne sürerek sizinle daha az vakit geçirmeye başlamışsa...
- Daha önce dinlemekten nefret ettiği müzikleri dinlemeye, asla izlemediği türde filmleri izlemeye başlamışsa...
- Daha önce hiç özen göstermediği kişisel bakımı konusunda vakit harcamaya başlamışsa...
- Kendisiyle bu kadar ilgilenirken sizin görünüşünüzle ilgisini kesmişse...
- Sizi başkalarıyla kıyaslamaya başlamışsa...
- Sorumluluklarını yerine getirme konusunda eskisi kadar istekli değilse...
- Sevgi sözcüklerini kullanma konusunda cimri davranmaya başlamışsa...
- Yaptığınız sürprizlere coşkuyla karşılık vermiyorsa...
- Evde sarılarak film izlemek, sohbet etmek, saçınızı okşamak, durup dururken öpmek gibi sevgi gösterilerini bırakmışsa...
- İlişkinizin geleceği hakkında konuşmaktan rahatsız oluyorsa...
- Cinsellik konusunda isteksizse, sevişmemek için bahaneler bulmaya başlamışsa...
- Sürekli eksiklerinizi yüzünüze vurmaya başlamışsa, kırıcı kelimeler kullanıyorsa...
- İyi niyetle sorduğunuz, “Günün nasıl geçti?” ya da “Bugün ne yaptın?” gibi soruları “Hesap sorma” olarak algılayıp sert cevaplar veriyorsa... Büyük olasılıkla aldatılıyorsunuz demektir. Ama siz yine de emin olmayın, elinizde kesin kanıt olmadan sevgilinizi suçlamayın.