Doğuş yıllar önce hayatımıza şarkıcı olarak girdi. Dramatik çocukluğu, sokaklarda geçen yılları Türk halkının ona daha bir sempatiyle yaklaşmasını sağladı. Sonra bir ara ‘Survivor’ oldu, yine ilgiyle izlendi. Azerbaycan’ın ünlü sunucularından Hoşkedem Hidayetkızı ile 2014’te evlendi, iki çocukları oldu, mutlu, mesut yaşamaya başladı... Yani biz öyle sanıyormuşuz...
Pek de mutlu, mesut değilmiş evliliği, bunu da televizyona çıkan ve her şeyi anlatan gizli aşkı Esra’dan öğreniyoruz. Esra, Doğuş’un gelip kendisinde kaldığını, aylarca ilişki yaşadıklarını, kendisine ‘Karıcığım’ dediğini, evliliğinde mutsuz olduğunu ama boşanamadığını söylediğini anlattı televizyonda. Hatta birlikte doğum günü kutlaması yaptıklarını gösteren fotoğrafı da yayınlattı. Doğuş’la ilgili şöyle bir tarama yaptığımda, 2023’te eşiyle boşanacaklarına dair haberler çıktığını gördüm. Sonra barışmışlar, hatta Instagram’a mutlu aile tablosunu gösteren fotoğraflar koymuşlar.
Demek o dönem aralarında bir sorun oldu, sonra bir şekilde giderildi. Ama Doğuş’un Esra ile ilişkisi 2020’de başlamış. Yani eşiyle aralarında yaşadığı sorunlardan çok önce. Basit bir çapkınlık hikayesi de değil, dini nikah bile kıyılmış aralarında. Bu durumda “Ne yapayım, eşimle aram bozuktu o dönem yaptım öyle bir şey” diye bir bahanesi de yok işin. Esra’nın bu kadar bekleyip sonra televizyonda her şeyi açıklama kararını ne tetikledi peki? Bence 21 Ekim’de Doğuş’un 9’uncu evlilik yıldönümü kutlaması için sosyal medyaya koyduğu fotoğraf tetikledi.
Doğuş o fotoğrafın altına, “9 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti ne güzel olduk evlatlarımızla” diye yazmış. Bana göre bu sözler de Esra’yı kızdırmış. Programda “Birbirimize aşık olmuştuk. Bana hep boşanacağını söyledi” diyen Esra, Doğuş’un bu kadar sürede boşanmadığını, bir de üstüne mutluluk pozları verdiğini görünce, “Kendimi de seni de yakarım” diyerek çıkmış televizyona anlaşılan. Çünkü kandırılma hissi insana çok şey yaptırır. Bu andan sonra Doğuş’un evliliği yürür mü, boşanırlar mı bilmem. Ama herhalde, artık hiç kimseye yerine getiremeyeceği vaatler vermemeyi, kandırmamayı ve ‘ikili hayat’ yaşanmayacağını öğrenmiştir.
GÖRGÜSÜZLÜK ÇÖKERTTİ
Dilan-Engin Polat olayının patlama noktası, Dilan Polat’ın ‘2. Sayfa’ya çıkıp “Günde 750 bin lira harcıyorum” demesiyle ortaya çıktı. O ana kadar Dilan Polat’ın sosyal medyadaki paylaşımları bir ‘oyun’ gibi geliyordu herkese. Elindeki makineyle dolar saçması, başına dolarlardan taç yapması, “Engin bana yat al” demesi, kuryelere çeyrek altınla bahşiş vermesi falan hepsi birer oyun gibiydi.
Yani insanların gülerek izlediği, hatta zaman zaman “Allahım bize de böyle bir koca nasip et” diye dileklerde bulunduğu bir oyun. Daha 2017’de set fotoğrafçılığı yapan bir kadının bu kadar kısa sürede nasıl böyle bir zenginliğe eriştiğini sorgulamadı hiç kimse. Sonra birileri çıktı “Yahu bir dakika, günde 750 bin lira harcanır mı? Para zaten zor kazanılan bir şey, bu kadar kolay ortalığa saçılır mı?” diye sorup servetin kaynağını sorgulamaya başladı. Polatgiller gözaltında, olay yargıda. Suç örgütü kurmakla, kara para aklamakla ve vergi kanununa muhalefetle suçlanıyorlar. Yargı sürecinde hepsi çıkar ortaya, biz de öğreniriz. Ama iddia edildiği gibi ortada bir örgüt varsa, heralde dünya tarihinde görgüsüzlüğün çökerttiği ilk suç örgütü bu olacak.
100’ÜNCÜ YILA ÇOK YAKIŞTI
Türkiye’de milli bayram günleri ajanslar “... Bayramı tüm yurtta büyük bir coşku ile kutlandı” diye haber geçer. Klişe bir tabirdir bu, öyle olduğu varsayılır, bu cümle kullanılır. Ama Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl kutlamaları için bu cümle tam da yerine oturdu. Böyle bir coşku görmedim ben. Bayram günü İstanbul’un Avrupa yakasında Boğaz’a inen tüm yollar tıkanmıştı.
Hani ‘akın akın’ denir ya; insanlar tam da öyle yürüyordu Boğaz kıyılarına. Ellerinde bayraklar, genellikle kırmızı beyaz kıyafetler, çoluk, çocuk, yaşlı, genç, herkes ama herkes yollardaydı. Ben o gün Kuruçeşme’deydim. Havai fişek gösterisinden sonra halkın yolu kesip bağıra bağıra marşlar söylemesinden çok etkilendim. Normalde önüne bir kişi çıkıp da azıcık trafiği engellese bağırıp çağıran şoförler, yolun kapanmasına aldınmadı, hatta bir çoğu araçlarından inip o coşkuya eşlik etti. Bu millet, böyle güzel kutlamaları hak ediyor. Nice yüz yıllarımız olsun.