Evlilik kurumunun insana uygun olup olmadığı tartışılıyor. Ama insanlar evlenmeye de devam ediyor. İki ayrı kişilik, bir evin içinde olduğunda çatışma kaçınılmaz hale geliyor. 20 yıl boyunca 200 çift üzerinde yapılan bir araştırmaya göre; evliliği bitiren en önemli neden çiftlerin çatışmaları çözme yeteneğine sahip olamaması. Peki bu çatışmalar nasıl çözümlenmeli?
Her evlilikte, olumlu ve olumsuz davranışlar görülür. Hayat sadece olumlu olaylardan ya da olumsuz olaylardan ibaret değil. Sağlıklı evlilikler olumluluk ve olumsuzluk arasındaki dengeyi iyi sağlayan evliliklerdir. İdeal çiftlerde dokunma, gülümseme, iltifat etme gibi olumlu davranışlar, çatışmalara göre 5 kat fazladır. Bu tarz evliliklerin uzun süreli olma ihtimali çok yüksektir. Buna karşılık, bu oranın altında kalan dengeler, olması gerekenden fazla olumsuzluk yaşandığını gösterir.
Eğer gerekli düzeltmeler yapılamazsa evlilik kötü bir noktaya gidecektir. Bir evliliğin şansını artıran etken, çiftlerin hangi duyguların ve reaksiyonların tartışmaya yol açtığının farkında olmalarıdır. Evliliği sarsan noktaların farkında olan çiftler, mutluluğa gien yolu çok daha kolay bulabilirler. Evliliklerin dengesini bozan etkenleri, genel olarak 4 madde altında toplayabiliriz.
Eleştiri
Sağlıklı evliliklerde bile eleştiri vardır. Aslında eleştirinin olumlu bir yanı da bulunur. Burada sorun, eşlerin şikayetlerinin dinlenilmediği ve karşı tarafın sürekli savunmaya geçtiği hissine kapıldıkları zaman başlar. Zaman içinde, çözümlenmeyen şikayetler, üzüntü ve kırgınlıkları biriktirir.En sonunda da eş suçlanmaya başlar ve kıyasıya eleştirilir.
Hakaret
Hakareti eleştiriden ayıran nokta, eşlerin birbirlerini aşağılama niyeti ve psikolojik olarak karşısındakinin kötü hissetmesini sağlama arzusudur. Sözler ve vücut dili aracılığıyla, eşler birbirlerinin kalplerini kıracak hakaretler yağdırırlar. Sonuçta, her iki taraf da birbirine yönelik çok olumsuz düşünceler içine girer.
Sürekli savunma yapma
Saygısızlık bir kere eve girdiği zaman, ilişki kötüden daha kötü olur. Suçlamalar arttıkça, savunmalar da artar.Bu, sorunları daha da ağırlaştırır. Eşlerin her ikisi de, kendisini “masum kurban” gibi görür. Tam da bu yüzden, sorunları çözmek üzere ikisi de sorumluluk almazlar. Sürekli kendilerinin masum olduğunu anlatmaya çalışıp dururlar. Ama savunmacı sözler ve davranışlar, bir çatışmayı çözmek yerine daha da arttırır.
Duvar örme
Eşlerden biri, diğeri tarafından suçlama ve eleştirilerle bitirildiği ve ezildiği zaman, savunma için bile olsa cevap vermemeyi tercih edebilir. Bu evlilikler, iletişimin son derece azalması sonucu çökme sürecine girer. Suçlanan taraf, eşinin suçlamalarına cevap vermediği gibi onu dinlemeyi de bırakır. İşte bu tür bir ilişkiyi onarmak çok zordur. Şimdi gelelim çatışmaları çözme noktalarına...
1) AÇIK İLETİŞİM
Eşinizin zihnini okumaya çalışmadan, fikirlerini ifade edebilmesi için onu can kulağıyla dinleyin. Tartışma esnasında olumlu tavrınızı koruyun, suçlama ve eleştiriden uzak durmaya çalışın. Tartışırken kendinizin ve eşinizin beden dilinin farkında olun (örneğin dinlerken kollarını kavuşturmak, göz iletişiminden kaçınmak, yüz buruşturmak gibi davranışlar, karşıdaki kişi tarafından anlattıklarının onaylanmadığı şeklinde algılanır). Aynı fikirde olmasanız eşinizin neden böyle düşünüyor olabileceğini anlamaya çalışın ve kendinizi onun yerine koyun.
2) OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİ KONTROL ETMEK
Tartışmalar esnasında eşlerin birbirlerine duygu ve düşüncelerini çekinmeden aktarabilmeleri ve içlerinden geçenleri ifade edebilmeleri çok önemlidir. Ancak eşlerin sürekli olarak birbirlerine olumsuz düşüncelerini ifade etmeleri tartışmaları daha da fazla çözümsüzlüğe sürükleyebilir. Bu sebeple eşlerin birbirleri hakkındaki düşüncelerini kontrol etmeyi öğrenmeleri gerekir. Ayrıca düşünceleri olumsuz da olsa en olumlu yoldan ifade etmeyi seçmeleri, ilişkinin sağlığı açısından önemlidir.
3) BİRBİRİNİZE YARDIMCI OLUN
Herkesin yapmaktan hoşlanmadığı veya yapmak istemediği çeşitli sorumlulukları olabilir. Örneğin eşiniz evdeki çiçekleri sulama konusunda isteksiz davranıyor ve bunu sıklıkla unutuyor diyelim. Bu durumda siz onun bu zaafını hoş görün ve bu sorumluluğu üstünüze alın. Sizin yapmaktan hoşlanmadığınız bir şeyi de o üstlensin.
4) AFFEDİCİ OLMAK
Her evlilikte, yaşanan çatışmalar dolayısıyla zaman zaman eşler arasında incinmişlik ve kırgınlık duyguları meydana gelebilir. Aslında tüm bu duygular gelip geçicidir. Eğer eşler duygularının zeminine birbirlerine duydukları bağlılığı yerleştirirlerse bu, ilişkilerini güçlü tutar ve birbirlerini affetmelerini kolaylaştırır. Çatışma durumları anlayış ve affedicilikle çözümlenemediği takdirde, ilişkide karşılıklı sevgi bağının gelişmesi mümkün olamaz. Yaşanan tüm olaylar, zamanla geride kalır. Onları zihinde yaşatarak sürdürmek ise kişinin tercihidir. İlişkinin olumlu yönlerine ve içinde bulunulan ana odaklanmak, her zaman için daha sağlıklı bir yoldur.
5) SEN, BEN YOK, BİZ VARIZ
Birbirlerine karşı destekleyici bir tavır sergilemeyen çiftler, problemlerine eleştirel bir tarzda yaklaşır ve “sen ve ben birbirimize karşı” yaklaşımını benimserler. Oysa destekleyici bir ilişki geliştirebilmiş çiftler problemlerine “takım ruhu” ile yaklaşırlar. Aslında tüm tartışmalarda her iki tarafın da ortak bir ihtiyacı vardır: karşısındaki kişiye kendisini tam olarak ifade edebildiğini ve karşısındaki tarafından anlaşıldığını hissedebilmek. Burada önemli olan “sen-ben” çekişmesinden vazgeçerek “biz” olabilmeyi başarmak ve tartışmanın sonunda ortak çıkarlara ulaşabilmektir.