Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi’nin 8.haftasında konuk olduğu Midtjylland ile 2-2 berabere kaldı ve adını play-off turuna yazdırdı. Birçok eksikle Danimarka’ya giden sarı-lacivertliler, geriye düştüğü maçı çevirse de üstünlüğünü koruyamaması sebebiye maçın son saniyesine kadar büyük stres yaşadı.
Sakat ve cezalı oyuncuların bir hayli fazla olmasından dolayı kadro oluşturmakta zorlanan Fenerbahçe, bu eksikliğini mücadelesiyle kapatmaya çalıştı. Kariyerinde ilk kez sağ bekte görev alan İsmail Yüksek’in oyuna koyduğu yoğunluk, elinde kırık olmasına rağmen Fred’in temposuna ayak uydurmaya çalışan Mert Hakan Yandaş ve Szymanski’nin sol koridorda gösterdiği müthiş özveri, Fenerbahçe’nin bu zor şartlarda istediğini almasını sağladı. 38 yaşındaki Dzeko’nun yaptığı bir gol bir asist bir yana savunmasına yaptığı müthiş katkı da fazlasıyla takdiri hak ediyor.
Kış transfer döneminde kadrosuna önemli eklemeler yapan ve bu geniş kadro ile Ocak ayında Avrupa’dan elenmenin büyük moral bozukluğu yaratacağı ortamda, tüm olumsuzluklara rağmen Fenerbahçe’nin turu geçmesi çok kritikti ve dezavantajlarına, tatmin etmeyen performanslarına rağmen bir şekilde adını play-off turuna yazdırdı.
UEFA organizasyonlarındaki bu yeni format, ilk senesinde Fenerbahçe’ye bir anlamda ecel terleri döktürdü. Braga’nın Lazio’ya son dakikada attığı ikinci gol iptal edilmeseydi Fenerbahçe ilk 24 dışında kalacak ve Avrupa’ya veda edecekti. Ya da İrfan Can Kahveci’nin son dakikada içeri çevirdiği top ağlarla buluşsa Fenerbahçe play-off turunda Roma ile eşleşebilirdi. Roma’yı geçmesi halinde ise Athletic Bilbao ya da Lazio ile son 16’da rakip olabilirdi. Çevrilen bu topun gol olmaması ise Fenerbahçe’nin kura şansına çok önemli katkıda bulundu. Sarı-lacivertliler, play-off turunda Bodo Glimt ya da Anderlecht ile eşleşecek. Bu turu geçmesi halinde ise Olympiakos ya da Rangers ile son 16’da rakip olacak.
‘Anların oyunu’ dediğimiz futbol, bugün Fenerbahçe’ye büyük stres yaşatsa da nihayetinde onları en iyi seçenek ile buluşturdu. Şimdi Fenerbahçe’nin yapması gereken, daha güçlü hale gelen kadrosunun hakkını verip Avrupa’daki macerasını olabildiğince uzatmak olmalı.