Marmara Denizi’nin Çanakkale Boğazı’na yakın bölgesinde 117 kilometrekare yüzölçümü olan büyük bir kara parçası var; Marmara Adası...
Uzaktan baktığınızda denizin ortasında uzanmış bir bedene de benzetebilirsiniz. Antik çağlardan beri herkesi beslemiş bir beden...
Ama o kadar savunmasız ve yorgun ki… 3000 yıldır insanoğlunun zulmüne dayanamamış sırtüstü yatmış, teslim olmuş bir hali var.
Tekirdağ’dan feribotla gelirken uzaktan adanın üzerindeki büyük bir beyazlık dikkatinizi çeker. Onlar, adanın iç organlarından beslenen yırtıcıların açtıkları mermer ocaklarıdır.
Yarılmış bedenin açıkta bırakılmış yaraları gibi. Alacağı alınmış, üstü kapatılmadığı için öylece açıkta bırakılmış mermer ocakları...
Mermer ocakları
Savunmasız Marmara Adası’nın halen yeni açılan mermer ocaklarıyla karnı deşilerek çektiği eziyet, sırtüstü yatmış bedenin derisini oluşturan toprağını ve ağaçlarını yakarak katmerleniyor.
Bu büyük adanın toprağı verimlidir; zeytincilik, bağcılık, meyve ve sebzecilik de yapılır, kızıl çamları ve fıstık çamları vardır. Ama insanoğlunun bitmez açlığı, kastı, rant avcılığı, dikkatsizliği bir ateş ile toprağını da ağacını da yakıp kül ediyor.
Önceki gün ot birikintisini yakan birisinin başlattığı yangın 80 hektar alanın yanmasına neden oldu. Önce küçük bir ateş sonra merkeze yaklaşan alevlerin dumanı adanın üstünde büyük bir buluta dönüştü.
En yakın kara parçasından ancak iki saatte ulaşılabilen adanın yangına hazır olmadığı canlı yayında televizyonlara yansıdı.
Ne yerel yönetim ne bu topraktan beslenenler yangına hazır değil. Bırakın, zeytinliklerde ağaçlık alanlarda bir hazırlığı, sorun bakalım kaç evde yangın tüpü var.
Balıkçılık ölüyor
Marmara Adası’nda toprağın üstü de altı da üzerinde yaşayanlara bakıyor, besliyor. Yalnız o mu, ya denizi...
Zamanında balıkçılıkta marka olan Marmara Adası’nın balıkçılık yapılan koyları önceden balık neslini tüketen trolcülerin, şimdi de midye çiftliklerinin tehdidi altında.
Balıkçılık ve zeytincilikle geçinen Gündoğdu Köyü’nün üç koyu halkın kullanımına kapatılmak üzere.
Belli ki bu rant avcılığı, şaibeli ortaklıklarla Marmara Adası’nı çevreleyecek. Maalesef, adanın insanlara baktığı kadar insanlar adaya bakmıyor.
Harap olmuş tarihi dokudan hiç söz etmiyorum. Acil önlem alınmalı; Marmara Adası ile ilgili olarak geleceğe ilişkin planlama yapılmalı.
Tarım Bakanlığı, denizcilikten sorumlu bakanlık, Kültür Bakanlığı her kim yetkiliyse Marmara Adası’nın, toprağını, suyunu, ağacını, koruyacak önlemler almalı. Yoksa daha çok felaket haberleri duyarız.