“Hepimiz Türküz” sloganını Türkiye’de kullansak, “Ne oluyor?” diye merakla yüzümüze bakarlar. Aynı sloganı Atina’da bir duvarda görünce bunun bir başka anlamı oluyor. Yunan Devlet Televizyonu, deprem sabahı programını Şevval Sam’ın söylediği bir Karadeniz türküsüyle başlattı: “Ben Seni Sevduğumi…” Acımıza ortak oldu. Komşu Yunanistan’ın en önemli gazetelerinden Kathimerini, “Hepimiz Türküz” sloganını o duvardan alıp manşete çıkarınca, bu tablo karşı kıyıdan gelen bir sevgi mesajına dönüşüyor.
Mutluluk paylaşınca büyür, acı paylaşınca azalır. Bu ruh haliyle deprem bölgesindeki dostlarımı aradım. Acıyı paylaşmak için. Adana’da oturan Güngör Teyzem'in kızları Oya ve Kanat’ı aradım. İlk depremde evlerini terk edip geri dönmüşler. Ancak ikinci depremden sonra, korku içinde evlerini aileleriyle birlikte tamamen terk etmişler. Elektrik Mühendisleri Odası’na sığınmışlar. Diğer kuzenlere ilişkin sağlık bilgilerini de aldım.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, depremzedeleri barındırmak için mekanlar hazırladıklarını belirtti. Ekiplerini deprem bölgesine hemen ilk saatlerde gönderdiklerini söyledi. Tarsus Belediye Başkanı Dr. Haluk Bozdoğan’ı aradım. Bir ev yıkılmış. Eski ve yıkılmaya yatkın bir bina dediler. Tarsus Belediyesi de deprem bölgesine yardıma koşmuş. Amca oğlu Nihat, Tarsus’un İbrişim Köyü'nde nasıl sallandıklarını korkuyla anlattı.
Adana’nın merkez ilçesi sayılabilecek Çukurova ilçesinin Belediye Başkanı Soner Çetin, “Adana’da 9 bina yıkıldı hepsi de 1999 depreminden önce yapılmış. Sorunun esası depreme dayanıklı, yapılar ve sıkı denetim” dedi. Malatya’da öğretmenlik yapan arkadaşım Tarık’la konuştum: “Malatya’daki evimize de mahallemize de dönmek imkansız. Diyarbakır’a yeğenimize geldik. Geleceğimize ilişkin her şey çok karanlık. Malatyalılar artık evsiz insanlar haline dönüştü” diye ifade etti ruh halini.
Malatya’nın son Ermenilerinden olan Serdar’ı aradım. Kuzeni, eşi ve oğlu enkaz altında ölmüşler. Başsağlığı dileyip sustum. Söylenecek çok şey var. Eleştirecek çok şey var… Yerel inisiyatiflerin afetler sırasında ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gördük. Depremden çıkarabileceğimiz en önemli ders bu galiba. Değişik milletlerin kurtarma ekiplerinin felaket anında koşup gelmeleri, uluslararası dayanışmanın ne kadar hayati olduğunu gösteriyor. “Hepimiz Türküz” diyen Yunan dostlarımıza “Efaristo…” bu yakadan…