21 Kasım 2015 tarihinde Radikal gazetesindeki yazımın başlığı şuydu: “Hrant Dink cinayeti aydınlanıyor, şimdi hesap sorma zamanı.”
Yazı şöyle sürüyordu: “Devlet güçlerinin, Paralel Yapı'nın ve siyasi iradenin Hrant Dink cinayetindeki rolleri, sorumlulukları, hesapları ya da ihmalleri aydınlanıyor.”
O zaman ortaya çıkan yeni bilgiler, cinayet yerinde olayı izleyen FETÖcü jandarmaların yoğun haberleşme trafiğiydi. Cinayetin hazırlanması, gerçekleştirilmesi safhalarını adım adım bildikleri, takip edip kayda aldıkları belli oluyordu. Bilemediğimiz cinayetin bizzat nasıl ve kimler tarafından planlandığıydı. İddianame onu da açığa kavuşturuyor.
Hrant Dink cinayeti toplumun geniş kesimlerinde bir öfke ve tepki yarattı. Hrant'ın hedef haline getirilmesinde Veli Küçük'lerin, Kemal Kerinçsizlerin etkili bir rol oynamış olmaları, Genelkurmay'ın Sabiha Gökçen haberi nedeniyle, Hrant'ı hedef alan bildiri yayınlaması da, vb. FETÖcülerin kendilerini gizleyebilmelerine yardımcı olmuştu. Ayrıca Ergenekoncular'a yönelik operasyonlarla ilgili ellerine koz vermişti.
Antalya'da ulusalcılar
Antalya Üniversitesi'nde Hrant'ın öldürülmesinden önce 2006 Şubatı'nda onunla birlikte bir konferansa katılmıştık. Üniversitenin Atatürk Devrimleri Bölümünün düzenlediği bu konferans, ulusalcıların Hrant'a bir saldırı arenası haline getirmek amacıyla düzenlenmişti. Canımızı zor kurtardık. Bunlar yaşadığımız gerçeklerdi. Hrant, belli bir kesimin hedefi haline gelmişti.
Dink cinayetiyle ilgili hazırlanan yeni iddianame FETÖcülerin rolünü daha da netleştiriyor. Cinayetin bizzat FETÖcü bir general tarafından planlandığı belirtiliyor. Ortaya çıkan ilişkiler ağı, FETÖcülerin yargı, polis ve ordu içindeki güçlerinin koordinasyonuna dayandığını gösteriyor.
Hrant'ın öldürülmesinde FETÖcü kumpas iyice netleşiyor.
Bu çetenin, siyasi amaçlarına ulaşmak için ne kadar acımasız olduğu her geçen gün daha fazla aydınlanıyor.
Ancak onlara bu siyasi ortamın hazırlanmasında doğrudan ve dolaylı imkanlar yaratanların varlığı da bir gerçek...Bunu da bir kenara kaydetmeli ve unutmamalıyız.
Devlet cinayeti
Ben, Hrant'ın öldürüldüğü gün Cumhuriyet gazetesindeki köşemde, "Bu bir devlet cinayetidir" diye yazmıştım. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'a da, "devlet cinayeti mi?" sorusunu sormuştum. "Beni de öldürmek istiyorlar?" cevabını vermişti.
O günlerin ortamının nasıl yaratıldığını sormak, araştırmak ve aydınlatmak da, cinayetin hazırlanmasını anlamamıza yardımcı olacaktır...
28 Nisan 2017, Cuma 05:00
Haberin Devamı