FETÖ’den hesap sorarken...

Bir fotoğraf: 15 Temmuz darbe girişiminin önde gelen sanıkları yaya olarak mahkemeye götürülüyor. Elleri kelepçeyle sıkılmış. Etrafları göstericilerle çevrilmiş. Çevreden, “asın bunları” diye sloganlar atılıyor. 1 numaralı sanık Akın Öztürk’ün kafasına urgan fırlatılıyor.

Bu ülke haince planlanmış bir darbe girişimi yaşadı. Halkın direnişi, toplumun çoğunluğunun karşı çıkması sayesinde darbe püskürtüldü. Uçurumun kenarından döndük.

Darbeciler yaptıklarının hesabını verecek. Sorumlular en ağır cezalara çarptırılacak. Adalet bunu gerektiriyor.

Hukuktan şaşmamak

Hesap verenlerin hakkı, hukuku da yasaların güvencesi altındadır. Sanıklara idam urganı fırlatmak, bir hukuk devletinde kabul edilemez. Yasalar, mahkemeler bunların hesabının sorulması için var. Bir linç ortamı içinde yargılama, sağlıklı değildir. Yakınlarını kaybedenlerin öfkesi, haklı bir öfke olsa da, adil bir ortamı sağlamak devletin görevidir.

FETÖ’yle mücadelenin yürütülme biçimi üzerinde de bir iki şey söylemek istiyorum.

OHAL ilan edilip Hükümet KHK'lar yayınlamaya başladığında yayınlanan listeler tartışma konusu olmuştu. Derbe girişiminin sıcaklığını koruduğu o günlerde Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başbakan Yardımcısı Türkeş, “cadı avına döndürülmesin” açıklamaları yapmak gereğini duymuşlardı.

Bu köşede değişik mağduriyetleri somut örnekleriyle anlatan yazılarımda, bir çok gazeteci ile birlikte, benzer haksızlıklara dikkat çektim.

Değişim şansı tanımak

Cumhuriyet gazetesi gibi darbe girişimiyle ilgisi olmayan, FETÖ’cü olmadığı halde, onların yayın organlarında çalışan, yardım kampanyalarına katılançok sayıda insanla birlikte; FETÖ karşıtı sol sendikalarda örgütlenmiş, muhalif kimlikliler de aynı kararnamelerle işlerinden atıldılar.

FETÖ’yle mücadele, kritik bir konu. Yaygın şikayetlerin halledilmesi için söz verilen komisyon ancak kurulabildi. Yüzbinlerce başvuruyu inceleyip haksızlıkları ortadan kaldırmak pek de kolay gözükmüyor.

FETÖ’yle mücadele, yaygınlaştırıldıkça, sıradan insanları hedef alıp mağdur ettikçe, amacına ulaşması da zorlaşıyor. Şiddete karışan, devletin kritik kurumlarında tepe noktaları ele geçiren ve manipülasyon yapanlarla, kenarından kıyısından bulaşanları ayırmak gerekir. Onlara değişme ve dönüşme şansı bırakmak, bu mücadelenin başarıya ulaşması açısından önemli...

Onbinlerce insanı aşırı mağduriyetlere uğratmak, yeni yaralar açıyor. Tepkiler ve öfkeler oluşturabiliyor. FETÖ meselesi yalnızca kriminal değil, aynı zamanda toplumsal bir meseledir.