“Hanımcı” sözcüğünü ilk kez DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın eşi Zeynep Babacan’dan duydum: “Bizim evde birbirimize hizmet etme gibi bir durumumuz yok. Bazen o bana çay getirir bazen ben ona. Herkes kendi işini kendi yapar. Akıllı erkek hanımcı olur. Eşini mutlu edenin mutlaka kendisi de huzurlu olur. O yüzden hanımcı erkeklere selam gönderiyorum.”
Muhafazakâr dünyanın ve İslami kesimin gerilim hatlarından biri, kadınların aile içindeki yeri, kadınerkek ilişkisinin nasıl yürüyeceği meselesidir. Erkek dünyasının büyük bir kısmı, kadının yerini, erkek egemen zihniyetle yorumlamaya yatkındır. Bu yaklaşıma göre erkek kadından üstündür. Tabii bu çağda bunu o kadar açıktan ve net söylemekte zorlanıyorlar. Açıktan söylense de söylenmese de geleneksel erkek zihniyetine göre; kadın evinde oturmalı ve çocuklarını büyütmeli, evinin kadını olmalıdır.
Modern dünyada hayat şartları kadınları da çalışmaya, para kazanmaya yönlendiriyor. İstanbul’un orta halli ailelerinin evlerindeki temizlik hizmetlerinin büyük çoğunluğunu gecekondu mahallelerinden gelen çoğu başörtülü olan kadınlar yapıyorlar. On binlerce kadın temizlikçi her sabah İstanbul’un içinde toplu ulaşım vasıtalarıyla, kadın emekçiler olarak hareket halinde. Metroda, metrobüste, minibüste ya da vapurda. Eve kapatma, kapanma teorisini savunmanın en azından büyük şehirlerde herhangi bir zemini kalmamış durumda.
Keza, AK Parti’nin uzun iktidar yılları içinde, muhafazakâr çevrelerin kadınları çok mesafe aldı. “İslami Feministler” olarak da bahsedilen seçkin kadın toplulukları azınlıkta olsa da miras, tek eşli evlilik, aile içi şiddet gibi istismara açık konuların geniş muhafazakâr çevrelerde kendini hissettirdiği ortada.
Hanımcılık, görebildiğim kadarıyla, İslami dünyanın geniş kesimlerinin kendi kültürel atmosferi içinde kadın meselesini tanımlamak için kullandığı bir kavram, bir anahtar sözcük. Kadın hakları konusunda duyarlı kadınların gündeme getirdiği, kadın-erkek ilişkilerini masaya yatırdığı bir tartışma başlığı. Sosyal medyada yapılan bazı tartışmalar konunun epeyce hassas olduğunu gözler önüne seriyor.
Bir sokak röportajında “Hanımcılık nedir?” sorusuna erkekler tarafından verilmiş bazı cevaplarda ise geniş bir kesimdeki olumsuz algı ortaya çıkıyor:
-Sevgilisine, eşine yaranmak için karakterinden ödün verebilecek kişilikteki insanların yapabileceği davranış…
-Kılıbık adama denir hanımcı…
-Hanımcı hanımı ne derse yapan erkektir, kibar ve değer veren erkeğin bir duruşu vardır. Her şeye evet demez. Bu ince çizgi önemli…
-Sevdiği kadının düşüncesine saygı gösteren onun sözünü dinleyen beylere hanımcı denir bence bu güzel bir şey.
-Hanımcı, sevgilisini çoraplarına kadar giydiren adama denir. Ben hanımcı değilim.
-Hanımları bunca yıldır aşağıladıkları yetti bence, yüceltilmeyi hak ettiler çoktan.
-Sahibe-köle ilişkisinin minimalize edilip sevimli sunum hali gibi geliyor bana.
Hanımcılık, kadınlardan gelen bir itirazın, bir egemenlik alanı sorgulayışının ifadesi. “Sınırları olan ve bu sınırları aşmaya niyetli olan muhafazakâr kadınların çıkışı” da diyebiliriz.