Nedim Şener, birlikte katıldığımız (Habertürk, Balçiçek İlter, Karşıt Görüş, 3 Ağustos) programda, Dink cinayetiyle ilgili, bir konuya dikkat çekti: Cinayetin ardından, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla hazırlanan raporda (2008), Cemaatin polis içindeki iki kritik ismi (Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer) de yer alıyordu. Raporu aileden alan Taraf gazetesi, bu iki ismi silmiş, raporu öyle yayınlamıştı. Hrant’ın ailesi ve avukatları, cinayetin ilk gününden beri, mahkemeden, olay yerindeki şüpheli sahısların saptanmasını istemişti. Mahkeme, savcılık, polis, bu isteği hep geçiştirmişti. Bu savsaklamada, “Paralel Yapı”nın rolü olduğu konusunda, ciddi şüpheler bulunuyordu.
Savcı görevden alınıyor
17-25 Aralık (2013) operasyonlarının ardından, yargıdaki değişikliklerin de etkisiyle, dosyayı yeniden inceleyen kararlı bir savcı, olay yerindeki jandarmaların haberleşmelerine ilişkin telefon kayıtlarını elde etti. Yine birileri araya girdi, savcı bu dosyadan alındı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, savcı döndü. Cinayeti izleyen, gerçekleşmesini sağlama alma görevini üstlendiği sanılan, başlarında yüzbaşının da bulunduğu bir grup jandarma, geçtiğimiz günlerde gözaltına alındı. Bu jandarmaların, İstanbul ve Trabzon jandarma komutanlığıyla ilgili irtibatları da ortaya çıktı. Son gelişme şunu netleştiriyor: FETÖ, cinayetin hazırlanmasında, gerçekleşmesinde, örgütlü bir ekip olarak yer almış. Ancak, tetikçileri kimler ayarladı, cinayeti kimler planladı, bunlar henüz netleşmiş değil. Onlar yalnızca kayıt edip izlediler mi, yoksa bizzat cinayeti planladılar mı, bunu henüz bilemiyoruz. Soruşturma sırasında bu konularda daha net bilgilere ulaşmanın mümkün olacağını düşünüyorum.
Erdoğan “Beni de öldürmek istiyorlar
Hrant Dink cinayeti, oldukça kaotik bir siyasi ortamın ilk kurşunlarındandı. Hrant’la, öldürülmeden 6 ay önce, birlikte katıldığımız Antalya’daki bir toplantıda, öldürülen Danıştay üyesinin cenazesini TV’den izlemiştik. Bunun ardından yaptığı konuşmada, Hrant, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimine vurgu yaparak, felaketlerle dolu bir döneme girdiğimize dikkat çekmişti. Hrant'ın öldürülmesinden üç ay sonra, dönemin Başbakanı Erdoğan'a, “Cinayeti devlet içindeki bir güç işlemiş görünüyor, sizin kanaatiniz ne?” diye sormuştum. “Beni de öldürmek istiyorlar” cevabını almıştım. FETÖ’yü canlandıran, cesaretlendiren ortam nasıl oluşmuştu? Bunu yarınki yazımda ele alacağım...