Kılıçdaroğlu’nun önderlik ettiği “Adalet” yürüyüşüne muhtemel DEAŞ saldırısı haberleri üzerine CHP'lilerle konuştum. CHP'liler, kendilerine, DEAŞ'a yönelik operasyonun rutin bir işlem olduğu bilgisinin verildiğini, yürüyüşü hedef alan bir saldırıdan söz edilmediğini söylediler.
Konuştuğum CHP yetkilileri, yürüyüşün güvenliğini sağlayan polis ve askerin son derece dikkatli ve duyarlı davrandığını vurguladılar. Bölgedeki idareci ve güvenlik güçleriyle çok iyi bir diyalog içinde olduklarını belirttiler. Teşekkür ettiler. Edindiğim bilgi şöyle: Kılıçdaroğlu, 60 çevik kuvvet polisince korunuyor, koruma çemberi içinde de 15 sivil polis yer alıyor.
CHP yürüyüşünün güvenliği büyük önem taşıyor. CHP'nin varlığı ve meşruiyeti, bu rejimin olmazsa olmazlarındandır.
Yazının başlığındaki "meşruiyet" meselesine gelince: Parlamenter de olsa, başkanlık da olsa; demokratik rejimler, serbest seçimlere dayalı çok partili rejimlerdir. İktidar kadar, muhalefet de, rejimin temel unsurudur...
Ana Muhalefet Partisi olarak CHP'nin varlığı ve meşruiyeti, ülkedeki “normalliğin” olmazsa olmazlarındandır. CHP'ye yönelik bir komplo, ya da bir ağır saldırı; rejimin korunması ile yakından ilgili bir meseledir.
Eleştirmek ya da suçlamak
Yürüyüş başladığında, öncelikle görmezden gelen bazı kesimler, giderek ilgilerini artırdılar. Önce yumuşak eleştirilerle başladıkları suçlamaların, dozunu yükselttiler... Son günlerde ise, bu suçlamalar, aşırı öfkeli hale geliyor; CHP'yi bir “suç örgütü” gibi tanımlayan hale dönüşüyor. “CHP'yi FETÖ'nün yönettiğini” söyleyen de, “yürüyüşün PKK'dan, DHKP-C'den güçlerle desteklendiğini” söyleyen de var...
Gerçekçi olalım CHP bir kitle partisi. Böyle bir partiyi etkilemek, yönlendirmek; bir çok siyasi oluşumun hedefleri arasında. Bu partiye karakterini veren en önemli özellik ise, meşru zeminde siyaset yapma iradesidir. CHP, ülkenin en köklü partilerinden. Meşruiyetini sorgulamak, gerçekçi olmadığı gibi, anlamsız da. Ayrıca bu yürüyüşe katılanların hepsinin CHP'li olduğunu söylemek de mümkün değil. Duyarlık gösterilmesi gereken nokta, CHP'nin meşruiyeti.
Eğer CHP'yi bir suç örgütü gibi tanımlar, devlet güçlerini bu anlayış doğrultusunda yönlendirirseniz; rejimin de ötesinde, ülkenin meşruiyetini tehlikeye atarsınız...
Bir ülkenin ana muhalefet partisi, siyaset yapamaz hale gelir, ya da getirilirse; o ülkenin iktidarı da meşruiyetini sürdürmekte zorluk çeker.
07 Temmuz 2017, Cuma 05:00
Haberin Devamı