Mısır’ın seçilmiş tek Cumhurbaşkanı Muhammet Mursi artık hayatta değil. Darbeci Sisi’nin zindanlarında geçirdiği 6 yılın ardından onu kaybettik.
Mursi’yi 2012 Eylül’ünde AK Parti Kongresi’nde görmüş ve dinlemiştim. Mısır, çok partili rejimi deniyordu. Demokratik bir yönetim kurabilmenin yollarını arıyordu. Mursi bu arayışın sözcüsü, İhvan-ı Müslim’in (Müslüman Kardeşler) liderlerindendi. “Arap Baharı” rüzgarının ardından yapılan seçimlere katılma şansı elde eden İhvan, Mursi'nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle çok partili sistem içinde, yeni Mısır’ı kurmak istiyordu. Müslüman Kardeşler, yani İhvan, İslam dünyasındaki siyasi arayışların önemli temsilcilerinden.
Asıl örgütlenmesi Mısır’da olmakla birlikte değişik ülkelerdeki İslamcı hareketlerle bağı var. Arap Baharı, İslam ülkelerindeki bazı diktatörlüklerin yıkılmasını beraberinde getirdi. En büyük değişim Mısır’da yaşandı, Hüsnü Mübarek diktatörlüğünün yıkılmasıyla, İhvan’ın etkisinde yeni bir dönem başladı. ABD ve Batı ülkeleri, “ılımlı İslam” beklentileri içinde bu rüzgarı başlangıçta destekledi.
Ancak, kurulan yeni yönetimler ve özellikle Mısır'daki Mursi yönetimi, Batı’nın istediği ve beklediği yönde hareket etmedi. Devrilen Mübarek, İsrail’e yakın davranıyor, ABD ile askeri işbirliğini esas alıyordu. İhvan ve Mursi ise, İsrail’e karşı Filistinlileri koruyup kollayan ve İsrail’e mesafeli davranan bir çizgiyi benimsedi. Batı’nın “Ilımlı İslam” beklentileriyle, İhvan’ın tercihleri zıt yöndeydi. Ancak İhvan’ın işi kolay değildi. Mısır’da uzun yıllara dayanan diktatörlük döneminin kurumları (asker, yargı, bürokrasi) Mursi yönetimine ayak diriyor, statükonun gücü olarak, muhalefete cesaret veriyordu. İç direniş, dışarıdaki memnuniyetsizlikle paralel olarak güçlenince asker harekete geçti.
Dünyanın gözü önünde, seçimle gelmiş yönetim, darbeyle devrildi. “Batı demokrasileri”nden gelen bazı cılız sesler dışında, darbe büyük oranda onay gördü. İslam’ın demokrasi denemesi, İhvan hareketinin meşru zeminde, barışçı mücadele yürütme tercihi, hayal kırıklığıyla sonuçlandı. “Arap Baharı”nın rüzgarı söndü.
Barışçı zeminde mücadele eden İslamcı hareketler, tüm dünyada Mısır tecrübesini ve yapılan hataları tartışmayı sürdürüyor. Bir başka değişik örnek, laiklerle dindarlar arasında bir uzlaşma zemini yaratabilen Tunus. Tunus hâlâ sonuçlanmamış bir deneyim olarak özellikle ilginç. Arap Baharı bazılarına göre bir Batı kurgusuydu.
Öyle olup olmamasından öte, diktatörlüğe karşı bir özgürlük arayışıydı. Mursi ve arkadaşlarının denedikleri ve uğruna hayatlarını verdikleri çok partili, çoğulcu demokrasi tecrübesi, İslam dünyasında bir ihtimal olarak hâlâ önemini koruyor. Allah rahmet eylesin.