'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişin bence en önemli (dolaylı) aktörlerinden biri, Sabih Kanadoğlu’dur. Sabih Kanadoğlu, Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış, parti kapatma davaları açmış, şu anda Türk Hukuk Kurumu Başkanı olan ünlü bir emekli hukukçu. Ona göre, 2002’de AK Parti’nin yüksek bir oranla Meclis'e gelmesinin asıl nedeni, DEHAP'ın ve Genç Parti’nin seçimlere girmesine izin verilmesi ve bu nedenle oyların bölünmüş olmasıydı. Bu iki partinin seçimlere katılmaması için elinden geleni yaptığını ancak engel olamadığını şöyle anlatıyor: “Seçimlere yaklaşık bir ay kala, bir ihbarla, DEHAP’ın seçime katılma koşulu olan 41 ilde örgütü olmadığı iddia edildi. İl seçim kurullarına durumu sordum. Sonuç: DEHAP’ın yalnızca 6 ilde örgütü vardı. YSK’ya yeniden başvurdum, DEHAP da seçime katılamaz diye. Somut kanıt olmadığı gerekçesiyle başvuru reddedildi. Genç Parti de itirazlarıma rağmen seçime girdi. Genç Parti ve DEHAP’ın seçime katılmamaları YSK tarafından kabul edilseydi, AKP yüzde 34 oyla TBMM’de yüzde 63 oranında temsil etme olanağına kesinlikle kavuşamayacaktı.” Partileri seçimlere sokmayarak, parti kapatarak, rejimi korumayı düşünen bir hukukçu…
Krizden bugünlere
2007 yılında Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi dolunca, Meclis’te Cumhurbaşkanlığı seçimine gidildi.1982 Anayasası, “İlk turda 2/3 sağlanamazsa ikinci turda yarı çoğunluk, o da olmazsa katılanların çoğunluğuyla Cumhurbaşkanı’nın seçilebileceğini” hükme bağlamıştı. Bu noktada emekli başsavcı Sabih Kanadoğlu ortaya çıktı, “Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis'in üçte ikisinin katılımı olmadan toplantı açılamaz” tezini ortaya attı.
Deniz Baykal liderliğindeki CHP, bu teze dayanarak, Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Mahkeme, tezi destekleyen bir karar alınca, siyaset kilitlendi. AK Parti seçim kararı aldı. 2007 temmuzundaki seçimlerin ardından Meclis açıldı. MHP 367 ile Meclis'in açılması için oturuma katıldı. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı oldu. Ardından AK Parti, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini amaçlayan bir anayasa değişikliğini referanduma sundu. Kabul edildi.
Kanadoğlu, Işık Kansu ile söyleşisinde bu durumu kendince şöyle savunuyor: “1982 Anayasası, TBMM’deki milletvekillerine, yeniden seçime gitmeyi istemiyorsanız, o zaman oturun konuşun, uzlaşın demeye getiriyordu. (…) Ancak anayasadaki cumhurbaşkanlığı seçim maddesinde bu uzlaşmayı sağlayacak biçimde bir açıklık yoktu ve yorum gerektiriyordu.” Kanadoğlu’nun üçte iki zorunlu çoğunluk teorisi, seçimi neredeyse imkansız hale getirebilecek bir teori. Bu bakış açısı, bir dizi değişikliği tetikledi. Türkiye, 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne doğru ilerledi.