Karmakarışık bir siyasi ortamın içindeyiz. İstanbul seçimlerinin yarattığı gerilim sürüyor. Bu yazıyı yazdığım sırada, Yüksek Seçim Kurulu, AK Parti’nin İstanbul itirazını görüşüyordu.
18 Nisan günü, Cumhurbaşkanı Erdoğan sürpriz bir çıkış yaparak “Siyasi görüş ayrılıklarımızı bir yana bırakarak kucaklaşalım” demişti.
CHP’nin de bu çağrıya olumlu karşılık vereceği konuşuluyordu.
Cumhurbaşkanı’nın çağrısı, MHP lideri Bahçeli’nin tepkisine yol açtı: “Erdoğan’ın Türkiye İttifakı ile neyi kastettiğini bilemiyoruz. Zillet ittifakı tarafından istismar edildiğini görüyoruz. Bizim bildiğimiz Cumhur İttifakı’dır. Bizim amacımız milli bekayı sonuna kadar yaşatmaktır. Öncelikle gündemimiz Cumhur İttifakı’na sabotajlara fırsat vermemektir.”
Kılıçdaroğlu’na saldırı
Bu tartışmalar sürerken, Kılıçdaroğlu'na yönelik linç girişimi, siyasette kara bulutların yeniden toplanmasına neden oldu. “MHP lideri Bahçeli’nin, saldırıya uğrayan Kılıçdaroğlu'nu suçlayan tepkisi, Tayyip Erdoğan’ın bir gün önce yaptığı Türkiye İttifakı çağrısına cevap niteliğinde mi?” sorusunu, akıllara geldi.
Bahçeli şöyle dedi: “Yüzde 9.83 oy aldığın yere hâlâ mahkemede aklanmamış, paklanmamış bir belediye başkanı ile gidiyorsun. O bölgede ne işin var senin? (...) O adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir tatile çıkması lazım.”
Yeni Duruma Dair
1) Cumhur İttifakı'nın geleceği, yani MHP ile işbirliği, seçim sonuçları nedeniyle, AK Parti çevrelerinde sorgulanıyor. 2) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Cumhur İttifakı’ yerine ‘Türkiye İttifakı’ yönündeki çıkışı, ortağı MHP’nin tepkisine neden oldu.
3) CHP ile AK Parti arasında, yeni bir yumuşak iklim beklenirken Çubuk'ta Kılıçdaroğlu saldırıya uğradı.
4) Cumhurbaşkanı'nın saldırıdan 24 saat sonra açıklama yapıp, saldırıyı kınaması, bazı sorulara neden oldu. Bazı yorumlara göre, bu süre içinde, AK Parti yönetiminde, Cumhur İttifakı’nın geleceğine ilişkin bir muhasebe gerçekleşti.
5) Kılıçdaroğlu'na saldırı, iç istikrar ve demokrasi isteyen geniş kesimlerin yüreğini ağzına getirdi.
6) Geniş kamuoyu, uzlaşmanın gerekli olduğu fikrini benimsiyor. Bu nedenle saldırı yaygın tepkilere neden oldu.
7) Cumhur İttifakı mı, uzlaşma mı? AK Parti içinde iki farklı eğilimin olduğunu, bazen birinin bazen diğerinin öne geçtiğini görebiliyoruz.
8) Gözler, Erdoğan’ın üzerinde. “Türkiye İttifakı” diyerek ortaya attığı uzlaşma projesini, ortağı MHP ile nasıl yürütebilecek? Ya da yeni bir stratejiyle yeni denemeler mi yapacak?