Hedefi büyüttü. Kutuplaşmaya yeni bir boyut getirdi Kemal Kılıçdaroğlu: Ahlâklılar / Ahlâksızlar. En kestirme yol budur. Öğretmenleri ayrı, çiftçileri ayrı, hakimleri savcıları, sanatçıları, sporcuları ayrı kategorize edip, nefes tüketeceğine, milletin tamamını, kılıç darbesiyle bir seferde biçip ikiye böldü: Ahlâklılar / Ahlâksızlar.
Biraz ayıp etti ama belki bir tevil yoluna gidecektir. Belki “maksadını aşmıştır.” Kimbilir. Belki de milleti değil, milletin temsilcilerini kastetmiştir. O da ayıp ya, her neyse, en iyisi biz bu lafı duymamış olalım... Şahsen ben, bir aptal gibi davranmaya razıyım... Aksi halde işin içinden çıkamam. Havlu atıyorum.
Bir dakika... Türban da nereden çıktı? Ta milattan önceki günlere mi döndük? Yahu biz, çarşaflı kadınlara 6 ok rozeti takmış insanlarız... Yani o derece barışık durumdayız. Hâlâ neyi tartışıyoruz.
Ayasofya, türban, ezan, kuran... Ve daha bir dizi hassas konu, günlerdir 1 nolu madde. Bu durumlardan ben hep Saadetli Reis Karamollaoğlu’na dikkat kesilirim. Ne diyor diye... İnanç dünyasıyla ilgili tartışmalara Hoca nasıl bakıyor acaba diye... Yine öyle yaptım. Baktım ki, şu ara ağzını açıp tek laf etmiyor, eh, demek ki ortada bir anormallik yok. Aksi halde Temel Reis, Milli Görüş Gömleği’ni giyip çıkardı ortalara.
Milli konular tartışılırken de hep Akşener’e bakarım. Onu rahatsız eden bir durum var mı diye. Eğer bir tepki göstermiyorsa, haa, anlarım ki, milliyetçileri rencide edecek bir durum yok... Nitekim baktım, S-400’leri Beştepe’ye monte etmemişler. Başka örnek vermeye ihtiyaç var mı?