Meşru müdafaa neydi, ne oldu? Hukukun bahşettiği bu en doğal hak bile, dejenere edilmiştir... Ve bir savunma değil, artık bir saldırı fırsatı’na dönüşmüştür.
İşte buyurun. Amerika SİHA’mızı düşürüyor... Niçin? Güya meşru müdafaa için. - İsrail, Gazze’yi haritadan silmeye kalkıyor... Niçin? Meşru müdafaa için... - Ukrayna-Rusya Savaşı’nda her şey mubah... Niçin? Meşru müdafaa için.
Gözünü sevdiğimin bu meşru müdafaası, sadece Türkiye’nin hakkı değil öyle mi? 40 yıldır on binlerce cana kıyan PKK’yı sınır ötesinde takip edip, kaynağında kurutamayız. Meşru müdafaa hakkımız yok... Niçin? Çünkü biz Türk’üz. Kıbrıs’taki kıyımı bir daha yaşamayalım diye Barış Harekâtı düzenleyemeyiz... Böyle bir meşru müdafaa hakkımız yok... Niçin? Çünkü biz Türk’üz.
Evet, sayın okuyucular. Türk olmak kolay değildir. Türkiye’de bile herkes Türk gibi olamıyor... Olamaz... İçimizde bir iki sepet çürük elma var. Yüz yıldır var... Bizi asıl yoran onlardır... Dışarıdan gelen kalleşliklerin güç aldığı kaynak da onlardır.
Buna rağmen, Türkiye dimdik ayakta. Gitttikçe yükseliyor, büyüyor ve itibarı artıyor. Öyle ki dışarıdan gelen bu kalleşlikler bile gıptaya ve yavaş yavaş hayranlığa dönüşecektir. Şimdilik kıskançlık dönemini yaşıyorlar. Bırakın yaşasınlar. Fazla sürmeyecektir.