Kapanmış gitmiş bir türban tartışmasını Kılıçdaroğlu tekrar gündeme getirmekle kalmadı, son olarak mezhep meselesini de kaşımak istedi ama ikisi de ters tepti. İkisinden de zararlı çıktı. Ona hep söyleriz: Sen bu “inanç dünyası” üzerinden sakın siyaset yapma deriz. Çünkü komik duruma düşeceğini biliriz. Ama o dinlemez. Yapar. Ve hüsrana uğrar.
*
Onca meziyetin yanı sıra böyle kusurları vardır. Mesela. Bir kusuru daha:
- Fırsatçıdır. Daha doğrusu tenezzülcü. 23 Nisan vesilesiyle Meclis’teki özel oturumda yaptığı konuşma, tenezzülcülüğüne en güzel örnektir. Adı üstünde: Ulusal Egemenlik ve demokrasi ağırlıklı bu özel oturumda seçim nutku atmak, en koyu CHP’liler tarafından bile ayıplanmıştır.
*
300 milyar dolar meselesi ayrı bir komedi. Tarafsız yandaşlarına iyi malzeme. Önce 500 milyardı. Sonra 300’e indi. Şimdi de canım, tabii ki 5-10 milyarla başlayacak bir süreç diye her gün tavzih ediliyor. Hep aynı hata. Özetlersek: Kılıçdaroğlu’nun söylediği her söze şüpheyle bakmaktan vallaha yorulduk.
*
Seçimi yüzde yüz kazanacağı söyleniyor. Hem de açık ara. Haydi hayırlısı. Ama kaybederse, çok sebep varsa bile, asıl tek bir sebeple kaybeder: Milleti aptal yerine koyduğu için. Hani var ya... Barut yok denince yeter, gerisini sayma demişler.... Biraz ona benziyor.
Not: Diyanet İşleri Başkanlığı kalksın. Onun yerine Hıyanet İşleri kurulsun.