Nisan, en sevdiğim ay.
Yeşil erik’in pek nazlı bir eda’yla çıkageldiği, çağla’nın kendini ağırdan sattığı, uçurtmalar’ın bahar kokusu saçtığı, Suzidil Makamı’nın “ey gonca açıl, zevkini sür fasl-ı baharın” diye coştuğu, çok özel bir aydır Nisan.
“Nisan yağmuru kadar kısa süren hayatımız” bu yıl bir virüse teslim olup, bizi ev hapsine mahkûm etti.
“Ne bahar kaldı, ne gül, ne de bülbül sesi var.” Olsun. Nisan, bu haliyle de güzeldir.
Tıpkı hicazkâr gibi: Kıl kadar sevda-i zülfünden feragat eylemez.
Bir de Nisan 1 şakası vardır. Zararsız bir şaka. Tatlı bir kandırmaca. Ve ardından gelen kahkahalar.
Öylesine bir gelenek. Lâkin biz onu getirdik bir yalan bayramı haline soktuk.
Yahu, deliye her gün bayram...
Sanki 364 gün hiç yalan söylemiyoruz da Nisan 1 gelince deşarj oluyoruz.
Ölçüyü kaçırıp “eşek şakası” yapanlar bile çıkıyor bazen.
Bu Nisan, şaka yapacak halimiz de yok ama geleneği bozmayayım, küçük bir şakayla bitireyim:
Haberiniz var mı?
- Futbol, 10 kişiye iniyor ve ofsayt kalkıyor.
Pardon, ofsayt kalkmıyor da sadece ceza sahası içinde uygulanıyor. FIFA İhtiyar Heyeti böyle karar aldı...
İlk benden duyun istedim.