Kuruçeşme Açıkhava Konserleri’nin gazetelerde ilanına rastlayınca, gözlerim hemen Zerrin Özer’i aradı... Ne yazık ki o yok.
- Müziği bırakmış. Çok üzüldüm... Hayatı şansızlıklarla, hatta haksızlıklarla geçmiş bu değerli sanatçı, gerçi müziği bıraksa da, müzik onu bırakmaz ama kimbilir nelere üzüldü de böyle bir karar aldı, bilmiyorum.
Kararını değiştirene kadar, plaklarıyla yetineceğim.
*
Neyse ki o ilanda çok sevdiğim sanatçılar var. Muazzez Ersoy, Ebru Yaşar, Fatih Erkoç, Yeşim Salkım, Fatih Kısaparmak, Ümit Besen, Selami Şahin, Serdar Ortaç, Nükhet Duru... Ve diğerleri. Hepsi de mesleklerinin en verimli çağındalar. Bu konserleri kim organize ediyorsa, bravo... Asıl onu tebrik etmek lazım. Kolay iş değil.
*
Türkiye’nin her tarafından müzik sesleri geliyor. Ne güzel... Bir tarafta Erol Evgin eskimeyen kalitesiyle, Melih Kibar’ı ve Çiğdem Talu’yu yaşatıyor... Öbür tarafta Hülya Avşar, inanılmaz yeteneğiyle gazino sektörünü dimdik ayakta tutuyor, daha beri tarafta, Akdeniz ve Ege sahilleri, birinci sınıf müzisyenlerle Türkiye’de barış rüzgarları estiriyor. Bakar mısınız? Eşi menendi bulunmayan İbrahim Tatlıses, tekrar doğuyor.
*
Merhum Fahrettin Aslan’ın meşhur Maksim Üniversitesi, Türkiye’nin her tarafında sanki çiçek açmış, fidanları yeşermiş, sayısız gül bahçeleriyle adeta yeni yeni şubeler halinde fışkırıyor... Duyduğumuz her nağme, bize Fahrettin Aslan’ı hatırlatıyor.
Tek eksik, merhumun çok sevdiği bir hicaz şarkıdır... Bimen Şen’in bestesi: Firkatin aldı bütün neşve-i tâbım bu gece. Velhasıl firkat ile vuslat arasında yazılmış bir yazı bu. Hazır mısın ey fasıl?