Dün 1 Nisan şakası’yla kimi kandırayım diye epey düşündüm ama beceremedim. Bilakis, beni kandırdılar... Dediler ki:
- Abdullah Gül milletvekili oluyor.
*
Çok sevindim. 15 yıl evvel onun Cumhurbaşkanlığı’na itiraz edenlerin, şimdi bir şeref konuğu olarak sayın Gül’e milletvekilliği önermesi hoşuma gitti.
- Kabul etmiş mi diye sordum.
- Etmiş etmiş.
*
Ne gezer? Meğer şakaymış. Eski bir Cumhurbaşkanı’nın, şimdi bir düz milletvekili olmayı kabul etmesi, büyük bir tevazu olacaktı ama meğer 1 Nisan’mış.
*
Bizde bu tevazuyu gösteren yegâne siyasetçi İsmet İnönü’dür. Cumhurbaşkanlığından düştü, daha sonra Başbakan oldu. Başbakanlıktan da düştü, senelerce düz milletvekilliği yaptı. Şimdi Abdullah Gül niye evde oturuyor? Daha yaşı kaç? Başka bir görev alıp ülkesine hizmet edemez mi? Cumhurbaşkanlığı’ndan başka bir iş yapamaz mı? Dünyaya geldiğinde de Cumhurbaşkanı mıydı? (Tıpkı İmamoğlu gibi)
*
Merhum Özal derdi ki: Muhalefet lideri olmayacağım. Yani? Ne demek bu?
- Bulunduğum yerden düşersem, bir daha siyaset yapmayacağım. Düşmeden vefat ettiği için sahiden de muhalefet lideri hiç olmadı ama olsaydı ne kaybederdi ki? Yine Türkiye kazanırdı.
*
Her neyse... 1 Nisan şakası, böyle geldi geçti. Abdullah Gül’e saygılar... 5 yıl sonraki seçimde, inşallah tekrar görüşmek üzere.