Rükzan Sağır'Gerçek, inandırıcı ya da mantıklı olmayabilir'

HABERİ PAYLAŞ

'Gerçek, inandırıcı ya da mantıklı olmayabilir'

Başlık, gerçeklik ve kurgu arasındaki ilişkiyi inceleyen Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’ten alıntı. ABD Florida’daki Target mağazasından hırsızlık yapan TikTok yıldızı Marlena Velez haberi, bu sözün canlı bir örneği olarak belirdi gözümde!

Gerçek, inandırıcı ya da mantıklı olmayabilir

Marlena, bir alışveriş sepetini doldurup sahte barkodlarla ödeme yapıyor otomatik kasadan. Sonra bu hırsızlığını bir içeriğe dönüştürüyor. Otomobilinin bagajına alışveriş torbalarını yüklediği bir video yayınlıyor. Takipçilerini alışverişe, tüketim çılgınlığına özendirmek için hırsızlık yapıyor yani! Dahası bu videosu sayesinde yakalanıyor. Polis, arandığına dair bir güvenlik kamerası görüntüsünü yayınlayınca takipçilerinden biri ispiyonluyor. Distopya mı? Hayır. Tam olarak gerçek hayat. Hırsızlık bile artık sadece ‘bireysel bir suç’ değil.

Haberin Devamı

Gerçek, inandırıcı ya da mantıklı olmayabilir

DİSTOPYANIN DİK ÂLÂSI

Aynı zamanda bir ‘pazarlama’, ‘kendi kitleni yaratma’ kampanyasının bir yolu! Hatta geçenlerde Türkiye’de de iki TikTok ünlüsünün kavgasında silah çekilmişti. Bu sırada canlı yayın açılmıştı ve biri diğerini vururken bir yandan izleyiciler yayına hediye gönderiyordu! “Black Mirror dizisinde bu kadarı kurgulanamazdı” demişti biri! Modern dünyada suç, artık adaletin konusu olmaktan çıkıp bir sosyal medya performansına dönüştü. Ve bu artık bize mantıksız bile gelmiyor... Gerçek, her zaman mantığa meydan okumayı biliyor ve mantıksız olma hakkını kullanıyor. Distopya dediğimiz şey, George Orwell’in gözetim kameralarıyla değil, algoritmaların bizi ‘beğen’ butonlarına mahkum etmesiyle yaşanıyor. Algoritmalar, tüketime teşvik edenleri sevdiği için... Büyük marketler, robotik güvenlik önlemleriyle kendilerini korurken, insanlar suçtan şov yaratıyor (Sosyeteyi dolandıran Anna Delvey veya annesini öldüren Gypsy Rose Blanchard’ın hapisten çıkınca milyoner olması gibi!) İzleyiciler de sessizce eğleniyor. Herkes bu hikayelerde kendine bir rol buluyor: Çalan, izleyen veya müşteri olan...

Gerçek, inandırıcı ya da mantıklı olmayabilir

Prens Harry’nin ‘Prens’i gitti Harry’si bile kalmadı!

İngiliz Prens Harry ve ABD’li Meghan Markle çiftinin ‘profesyonel ayrılık’ kararı aldığı söyleniyor. Yani işleri güçleri ayırmışlar. Zaten karı kocanın ortak iş yapması nedir? Bu da ayrı bir tartışma konusu nazarımda. Neyse. Harry malum, ailesine sırt çevirdi. Meghan’ın peşinden ABD’ye gidip yerleşti. Kraliyet haklarından vazgeçişi, bize bir aşk hikayesi olarak pazarlandı... Oysa bu, Meghan’ın içinde yetiştiği Amerikan bireyselcilik ideolojisinin ürünüydü. İngiliz aristokrasisinin köklü gelenekleri, Meghan’ın “Kendi hikayeni yaz”, “Kendi kimliğini bul” gibi sahte mottolarıyla şekillenen Amerikan kültürüne teslim oldu... Bence bu hikaye, Harry’nin kimlik yolculuğundan çok, Meghan’ın yönettiği bir PR kampanyasının parçasıydı. Kraliyetin kolektivist yapısını ‘baskıcı ‘bir sistem olarak hedef aldı. Harry’yi yanına alıp yeni bir marka yaratma peşine düştü. Oprah Winfrey röportajı, otobiyografi kitabı, Netflix belgeseli, podcast projeleri... Bunlar; bireysel özgürlük, kurumsal yapılarla savaş, herkesin hikayesinin duyulması gerektiğine dair yüzeysel bir aktivizmden ibaretti. Amerikan kültürünün bu ‘marka inşa etme’ takıntısı, Harry’yi köklerinden kopardı. Büyüdüğü dünyanın anlamlı gelenekleri, Meghan’ın yarattığı yapay kurtuluş hikayesinin gölgesinde kayboldu. Harry, soyluluk mirasını bir içerik üreticisinin yarattığı kimliğe takas edince bu sonuç kaçınılmazdı...

Haberin Devamı

Gerçek, inandırıcı ya da mantıklı olmayabilir

Haberin Devamı

MUZ ŞAKASI

Maurizio Cattelan’ın duvara bantlayıp “İşte sanat bu” diyerek sunduğu muz, 6.2 milyon dolara satıldı. Satılan muz değil, bir muzun bu şekilde sergilenmesi hakkı. Bir muzun bu kadar çok şeyi temsil edebilmesi bende hayretle karşılık hayranlık uyandırıyor. Eserin adı da Komedyen. Şakalanmışız gibi hissettiriyor gerçekten. Bu bir elma da olabilirdi ama muzu seçmesi tesadüf değil. Muz, küresel ticaret sömürüsünün, emperyalizmin ve şirket açgözlülüğünün güçlü bir sembolü. ‘Komedyen’, kanıksadığımız nesnelerin üretimindeki ahlaki suç ortaklıklarımız hakkında düşünmemiz için bizi provoke ediyor. Tüketim çılgınlığı, geçicilik, hatta sanatı anlamaya çalışırken düştüğümüz komik durumu da temsil ediyor. Sotheby’s çağdaş sanat başkanı David Galperin gibi “Cattelan’ın yaptığı şey çağdaş sanat dünyasına ayna tutmak ve neyi sanat eseri olarak tanımladığımız hakkında düşünceyi kışkırtmak” demiş. Bende bıraktığı izlerden biri de ‘sanat dediğin, sen neye inanırsan odur’ oldu.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder