Tayland’daki iki aylık pigme su aygırından bahsediyorum. Moo Deng. Tüm dünya bu cüceye takmış durumda. Videoları milyonlarca izlendiğinden kaldığı yaşam parkında canlı yayını yapılıyor. Parkın ziyaretçi sayısı hafta sonları 3 binden 10 binin üzerine fırladı. Onun yer aldığı paylaşımlar etkileşim rekoru kırıyor. Adı, zıplayan domuz anlamına geliyormuş. Minik bebek dişleri var, sürekli ıslak. Sudan yeni çıkmışla çok terlemiş arasında bir etki bırakıyor. Sephora, Tayland’daki allık reklamlarında onun ‘pembe ve şeftali tonlu’ yanaklarını kullandı. Markalar onun popülaritesinin üzerine adeta atladı.
Moo Deng, Time dergisine bile çıktı! Böyle olunca onun görselinin izinsiz ticarileştirilmemesi için hemen harekete geçildi. Telif hakkı için ve ticari markası için başvuruda bulunmuş park. Bir cüce su aygırının şöhretine bilim dünyası açıklama getirmeye çalışıyor. Sevimli hayvanlar, ‘bebek şeması’ özelliklerine sahip. Yani bebeklere benzeyen fiziksel özellikleri nedeniyle onlara bakma içgüdümüz harekete geçiyor. Büyük gözleri, büyük alnı, küçük çenesi, sevimli boğum boğum deri kıvrımları, bizde onu besleme içgüdüsünü tetikliyormuş.
‘BÖYLE BUYURDU ZERDÜŞT’
Bu özellikleri ilkel beynimiz otomatik olarak ‘çaresizlik ve bağımlılık’ olarak yorumluyormuş. Yaramaz ve kontrolsüz olması da sempatimizi büyütüyor. Bu tür küresel fenomenlerle ilgili tezleri çok merak ediyorum. “Ünlü insanlar gibi sizi hayal kırıklığına uğratma riski yok, hakkındaki şakalar sonrası size yanıt verme ihtimali yok” denmiş. Ama bu açıklamalar bana yeterli gelmedi. Bence bir insanın en yüksek mertebesi, çocukluğu. Hiçbir yargılama mekanizması olmadığı, masumiyetinin doruk noktasında olduğu. Bizi, büyüdükçe hatırlamadığımız o masumiyete, yargısız bilince yaklaştıran her şeyden büyüleniyoruz. Bazı insanlar yetişkinlikten sonra da tekrar o mertebeye doğru ilerlemeyi başarıyor. Kendiyle, diğer insanlarla derdini halletmeyi öğrenebiliyor. Çok bayıldığım bir filozof olmasa da Nietzche’nin sevdiğim bir yaklaşımı var. Gelişimsel örüntünün üç aşamasını şöyle açıklar: “Kendi amacımızı bulabilmek için, otoriter değerleri reddeden aslanlar olmadan önce eğitimli develer olmalıyız. Bu başarıldığında çocuk gibi oluruz, yeniden başlarız ve eğitimimize dayalı kendi temel değerlerimizi inşa ederek kendi amaçlarımızı buluruz.” Bu yüzden cüce su aygırına sempati besleyenler, insanlık için de umut verici: İçlerindeki çocuğun, yani temel değerlerini yeniden inşa etme potansiyelinin peşindeler, farkında olarak veya olmayarak.
İSTANBUL ‘LONGEVITY’DE DÜNYA MERKEZİ OLUR MU?
Longevity, yani uzun yaşam bilimi. Son yılların ve POSTA arka kapağının en büyük gündemlerinden biri. Uzmanlar hem ömrü uzatmanın hem de sağlıklı ömür süresini uzatmanın peşinde. Türkiye bu alanda öncü rol almak için harekete geçti. Ülkenin ilk ‘longevity’ buluşması, İstanbul’da düzenlenecek. Uluslararası platformlarda çok sayıda longevity bilgi paylaşımı etkinliği gerçekleştiren The Marginal Vision ev sahipliğindeki ‘Longevity Show’ adlı konferansta, genetik, sağlıklı yaşam, fiziksel aktivite, beslenme, zihinsel sağlık, uyku ve çevresel faktörlerle ilgili akademisyen ve uzmanlar uzun yaşamı tüm açılardan ele alacaklar. Müthiş düşünülmüş! Sağlık konusunda bizim profesörlerimizin eline su döken bulmak çok zor. Bilgi ve teknolojiye erişim açısından gelişmiş ülkelerdeki uzmanlar daha avantajlı olabilir. Ama uygulama ve günlük hayata geçirme deyince de Türk profesörler, markadır. Bu alanda uluslararası nice konferansa ev sahipliği yapacağımızı umuyorum.
BİLGİNİN KAYNAĞINI SORGULAYIN
Bu hafta kaynağı belli olmayan, uydurma ve manipülatif haberler konusunda yine sınavlarla geçti. Önce yerli milli markamız Eyüp Sabri Tuncer’in kolonyalarıyla ilgili Avrupa Birliği’nde bir toplatma kararı alındığı haberi yayıldı. Oysa AB’nin aldığı “Eyüp Sabri Tuncer ürünlerini içerdiği yasaklı madde nedeni ile toplatma” kararı piyasada bugün bulunan tüm ürünleri değil, Mart 2022’den önce üretilmiş ürünleri kapsıyordu. Ki bu ürünler piyasadan çekilmiş. Sadece bildirim kamuya açık kaynakta 12 Eylül 2024’te paylaşıldığı için tüm ürünleri zan altında bırakıldı. Açık kaynakta yer alan bilgiyi ölçmeden süzmeden alıp dağıtanların medya temsilcisi olma iddiası olamaz! Japonya ve Almanya’nın vize uygulamalarıyla ilgili de yanlış bilgiler yayıldı. Bunlar yalanlandı resmi kaynaklarca. Ama yanlış ve halkın aidiyet duygusunu zedelemeye yönelik sahte bilgileri yaymanın ağır bir bedeli olmalı.