Rükzan SağırMuggle evreninden cadılık zanaatine yeni nesil inanç arayışları

HABERİ PAYLAŞ

Muggle evreninden cadılık zanaatine yeni nesil inanç arayışları

Geçtiğimiz aylarda Moda’da ünlü bir kafede yan masamdaki iki genç kadının sohbetine kulak misafiri oldum. “Harry Potter’a artık eskisi kadar inanmıyorum” deyince biri, algıda seçicilik yaşadım.

Muggle evreninden cadılık zanaatine yeni nesil inanç arayışları

“Sanırım 25 yaşına gelince büyüye olan inanç da azalıyor” diye devam etti. Ben tam bu cümleyi sindirmeye çalışırken asıl bombayı patlattı: “Ama şu muggle evreninde büyü asalarının dükkanlarda satılmasına hâlâ inanamıyorum.” Muggle, Harry Potter evreninde büyü yeteneği olmayan ‘sıradan’ insanları tanımlamak için kullanılan bir terim. Sanki sihrin gerçek ve kutsal olduğuna inanıyor ve dünyamızda bu büyülü objelerin satılmasına şaşırıyordu. Genç kadının bu sözleri, kurgu ile gerçeğin nasıl iç içe geçtiğini gösteriyordu. Fantastik dünyalara duyulan bu bağlılık, günümüzün yeni inanç arayışlarına dair çok şey söylüyor. Harry Potter, Marvel, DC... Süper güçler, gizli bilgiler, olağanüstü varlıklar. Geleneksel inanç sistemlerinden uzaklaşan toplumlar, içlerindeki boşluğu yeni mitlerle dolduruyor. İnsan, ‘inanmak’ istiyor çünkü. Ama bugün insanlar artık tanıdık kutsal figürlerden çok, bireysel güçlenmeyi ve mistik bilgiyi vadeden alternatif yolların peşinde.

Haberin Devamı

Muggle evreninden cadılık zanaatine yeni nesil inanç arayışları

FEMİNİZMİN SEMBOLÜ

Merhum Ece Gürel’in acı akıbetiyle ortaya çıkan cadılık zanaati eğitimi konusu da bu dönüşümün en taze örneği (Bu arada bu konuyu güncel bir örnek olarak vermek istedim, zira Gürel’in ölümünde esas sorgulanması gerekenin mobbing iddiaları olduğuna inanıyorum). Bugün cadılık, astroloji, enerji çalışmaları gibi alanlar, bir zamanlar tapınakların ve kadim ritüellerin sunduğu şeyleri sunuyor: Kendini gerçekleştirme, evrenle uyum, gizli bilgilerin peşinde koşma... Bu inançlar, feminist hareketle de iç içe geçmiş durumda. Zira tarih boyunca ‘cadı olmak’ ataerkil sistemin dışında var olmayı simgeledi. Bugün de birçok kadın için cadılık; güçlenmenin, bağımsız olmanın, kendi kaderini eline almanın simgesel bir yoluna dönüştü. Doğu Demirkol ve Murat Özsoy’un yazdığı Doğu dizisinde 2. sezonun son bölümünde mizahi olarak müthiş incelikle işleniyor bu yaklaşım. Doğu, kedisine Hint inanışına göre Şiva adını koyan kadının inancını sorguluyor. Kadın, “kutsal kitaplardaki o basit kalıplara sığdırılmış patriyarkal otorite”ye inanmadığını söylüyor... 9 Eylül 2024’te de “Gerileyen sadece Merkür değil, insan olmanın namusu” başlıklı yazımda mistisizme olan yönelimi ve astrolojinin günlük hayatı ele geçirmesini irdelemiştim. Belki de insanların kendilerini ifade etme ve var olma biçimlerinin dönüşümünü daha çok konuşmalıyız ve bu alanda oluşan suistimal enflasyonuna karşı daha duyarlı olmalıyız.

Haberin Devamı

Muggle evreninden cadılık zanaatine yeni nesil inanç arayışları

Kaderin cilvesi: Yanmış ekmek teorisi

Hz. Süleyman’a atfedilen “Güneş’in altında yeni bir şey yok” sözünde olduğu gibi… Bazen evrenin sırlarını çözmeye çalışırken, aslında binlerce yıldır bildiğimiz şeyleri yeniden keşfediyoruz... Bu yukarıdaki konu üzerine çalışırken karşıma bol bol spiritüel paylaşımlar çıktı (Algoritmaların hınzırlığı!). Modern zamanların global ruhani jargonuyla gelenekselin aynı kapıya çıktığını ispatlayan paylaşımlar. Yeni çağ ruhaniyeti bize ‘manifestation’ diyor. Bu, aslında bildiğimiz ‘dua’ etmek değil mi? Yine kalpten dilemek, ama manifestte olduğu gibi 777’yle ‘mühürleyip’ evrene değil de yaratıcıya teslim olmak? Bir de ‘law of detachment’ var. Yani modern spiritüel dilinde ‘bırak gitsin kanunu.’ Bu da tevekküle denk geliyor. Elinden geleni yap, sonucu yaratıcıya bırak.

Haberin Devamı

Muggle evreninden cadılık zanaatine yeni nesil inanç arayışları

SÖYLEM FARKLI

Son dönemin popüler teorisi, ‘burnt toast theory.’ Duymuş muydunuz? Yanık tost/ekmek teorisi. Bu bir metafor: Sabah ekmeğinizi yakarsanız ve bu yüzden işe geç kalırsanız bunun talihsizlik olduğunu düşünmeyin diyor. Aslında her kötü olayın daha büyük bir planın parçası olduğunu, sizi görünmez tehlikelerden koruduğunu söylüyor. Bu, kadere olan inançtan başka nedir? Bir de ‘invisible string theory’ var. Bu da kaderin bizi doğru insana bağlayan görünmez ipler ördüğünü anlatan bir teori. Ehl-i aşk için bu, ‘nasip’ten başka ne olabilir? Son olarak ‘trusting the process’ ifadesi var. Türkçesi sürece güvenmek. Başına gelenleri sorgulamadan sabretmek yani. Diller farklı, zamanın ruhu farklı ama anlam hep aynı gördüğünüz gibi.

Muggle evreninden cadılık zanaatine yeni nesil inanç arayışları

BİR BEN DEĞİLİMDİR HERHALDE

* Biri bir derdini anlattığında yaşanmış örneklerle destek olmak isterken konuyu kendine çevirmiş gibi algılanma çekincesi yaşayan…
* Kozmetik markalarının temcit pilavı gibi sürekli aynı işlevi gören aynı içerikteki ürünleri farklı ambalajlarda satışa çıkarmasından yorulan, bu çılgınlığa son verip sermayelerini yeni bir teknoloji, formül, uygulama şekli çalışmalarına ayırmalarını bekleyen…
* Erkeklerin birbirinin fiziksel görüntüsüyle sandığımızdan daha fazla ilgilendiğini yeni fark eden ve ergenlikte başlayıp yetişkinlikte süren bu rekabetin acımasızlığına hayret eden…
* Kadınların, erkeklerin fiziksel özelliklerinden çok mizah, zeka ve başarılarından etkilendiğini erkeklerin bir türlü anlamamasına şaşıran…

Sıradaki haber yükleniyor...
holder