“Schindler’in Listesi” filmini bilirsiniz, Oskar Schindler adlı bir Alman iş insanının 2. Dünya Savaşı sırasında Polonya'da kurduğu fabrikada Yahudi işçileri çalıştırması ve bu sayede 1100 Yahudi’nin hayatını kurtarmasını konu alır. Bugünkü yazımızda Türk Schindler’i olarak bilinen Selahattin Ülkümen’den söz edeceğiz…
Yahudiler, 1917’ye kadar Rodos’ta Osmanlı egemenliğinde ve 1943’e kadar İtalyan işgali altında refah içinde yaşadılar. 1943 Alman işgali esnasında, adadaki Yahudi sayısı yaklaşık olarak 1700 kadardı. İçlerinde Türk, Yunan, İtalyan ve diğer Akdeniz ülkelerinden Yahudiler vardı. 19 Temmuz 1944’te Gestapo, adadaki bütün Yahudilerin üslerinde toplanmasını istedi. Onların geçici bir süre için daha küçük bir adaya gönderileceğini söyledi.
Oysa gerçekte Auschwitz’deki gaz odalarına gönderileceklerdi. Daha sonra Türk, Yunan ve diğer ülke Yahudileri Korfu’dan toplanıp ölüm kamplarına gönderilir. O sırada Rodos’ta Türkiye başkonsolosluğu görevini yapan Selahattin Ülkümen, yaklaşık 1700 nüfusluk Yahudi toplumundan 50’ye yakın kişinin hayatını kurtarır! Ülkümen, yükseköğreniminin ardından, 1936’da dışişleri bakanlığında göreve başladı. 1943’te Rodos Başkonsolosu olarak atandı.
2. Dünya Savaşı sırasında Yunanistan, Naziler tarafından işgal altına alındı. Bu süreçte, Türk ve Yunan Yahudiler, Korfu'dan toplanıp toplama kamplarına gönderildi. Rodos’u da ele geçiren Naziler, burada bulunan Yahudileri toplama kamplarına yollamaya karar verdi. Ülkümen, Nazi karargahına gider ve General Kleeman’a Türkiye’nin savaşta tarafsız olduğunu hatırlatır. Türk Yahudilerinin ve eşlerinin serbest bırakılmasını ister.
Bu isteği kabul etmeyen Kleeman, “Nazi kanunlarına göre Yahudi Yahudidir ve hepsinin toplama kampına gitmesi gerekir” der. Ülkümen “Türk kanunlarına göre bütün vatandaşlar eşittir. Biz vatandaşları dini farklılıklarına göre ayırmıyoruz” yanıtını verir. Ülkümen ayrıca Yahudilerin bırakılmaması durumunda Türk hükümetine durumu bildireceğini ve bunun da uluslararası bir krize neden olacağını belirtir.
Kleeman, Türk Yahudilerinin bırakılmasını kabul etmek zorunda kalır. Ülkümen’in bu tutumu, Nazilerde intikam duygusu uyandırır. Türkiye müttefiklerin yanında yer alıp Alman ittifakına savaş ilan eder etmez, Naziler Rodos’taki Türk konsolosluğunu bombalar. Bombardımanda, Ülkümen’in eşi Mihrinnisa Hanım ile iki görevli hayatını kaybeder. Ülkümen, 1944’te Nazi yönetimi tarafından Rodos’tan sınır dışı edilir. Savaşın sonuna kadar Pire’de tutuklu kalır. 1945’te Almanya’nın teslim olmasından sonra Türkiye’ye döner. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra diplomatik kariyerine devam eder, Beyrut ve Kahire’de başkonsolosluk görevlerinde bulunur.
Ülkümen, Rodos Başkonsolosluğu sırasındaki kahramanlığından ve fedakarlığından dolayı 13 Aralık 1989’da İsrail devleti tarafından “Uluslararası Dürüstler” onursal unvanına layık görülür. Ülkümen, bu ödülü alan ilk Müslüman olur. Ayrıca Nazi soykırımı döneminde Musevilere yardımı nedeniyle 2001 yılında kendisine “Dışişleri Bakanlığı Üstün Hizmet Plaketi” verilir.