Selahattin İmamoğlu

22 Aralık 2010, Çarşamba 09:36

Nereye kadar sabır Sayın Kocaman?

Nereye kadar sabır Sayın Kocaman?
Aragones’in 20 küsur yıldır kazanılamayan kupanın önemini anlamaması normal olabilir, ama Sayın Kocaman’ın anlamaması kabul edilemez. Soruyorum kendime: Mutlak galibiyet gereken maçta çıkılan kadro ve oyun düzenini kim anlayabildi?
Buca maçının notları:
Siz nasıl bir anlam bulursunuz bilemem, fakat benim anlamakta zorluk çektiğim noktalar var. 9 deplasman maçında 4 gol atabilen Buca, Sayın Kocaman’a göre “şampiyonluğun en büyük adayına” deplasmanda tam 3 gol atabiliyor. (Bir not: 4 golün 2’si Fenerbahçe’ye atıldı!!!) 2 kupa maçında toplam 7 gol yiyen takımdan, taraftar nasıl başarı bekleyebilir ki?
7 golün de mi tek suçlusu Serkan Kırıntılı? Değil tabii ki. Bu kadro ve oyun düzeni ile takımın patronu Buca’yı ciddiye almazsa oyuncular da maçı ciddiye almaz. Niang, Alex, Topuz ve Emre “Buca finalinde” nasıl oynamaz?
Maçtan sonra Sayın Kocaman “Bu maç, gidecek ve kalacak oyuncular hakkında taze ve gerekli bilgileri verdi” dedi. Bu beyanat da anlaşılması zor geldi bana. Dünkü maç bir nesilin göremediği kupanın tamam ya da devam maçıydı; kadroyu şekillendirmek için oynanan hazırlık maçı değil!
Kadro belli: Alex varsa galibiyet şansı var, yoksa yok! İlk yarıda oynanan 23 maçtan kaç tanesini takım çevirebildi? Sayın Kocaman, Alex’i oyundan aldığı hangi maçta takım gol atabildi veya oyunda üstünlük kurdu? Buca maçı, kadroyu şekillendirme maçı ise Lugano’nun ne işi var? Daha 3 gün önce Sivas maçında yedekti.
Fenerbahçe’nin ilk yarı bilançosu :
-Şampiyonlar Ligi'nden elendi-UEFA Avrupa Ligi'nden elendi-Ziraat Türkiye Kupası’ndan elendi (Matematiksel şansı var!!!)-Lig’te 9 puan geride.
Sayın Kocaman, daha 5-6 hafta önce “İLK YARIYI LİDER BİTİRECEĞİZ” derken kendisi dışında kim inandı? Evet, matematiksel şansı vardı, ama mental olarak maalesef şansı yoktu.
Bazı yorumculara göre: "Fenerbahçe maçları zevk veriyor". Evet, ama Fenerbahçe taraftarına değil, dışarıdan izleyenlere zevk veriyor. Çünkü her iki kalede pozisyonlar oluyor, sürekli heyecan ve gerilim var.
Bir de taraftara soralım: Kaç tane maçı rahat izlediniz? Deplasman maçlarından bahsetmek bile istemiyorum! 8 maçta 4 mağlubiyet, +1 kupa + 2 Avrupa mağlubiyeti!
Şimdi de “BU TAKIM ÖYLE YA DA BÖYLE ŞAMPİYON OLACAK” beyanatı oldu. Sayın Kocaman takımınız hiçbir final maçı kazanamadı, oysa önümüzde 17 final var!!! Paok 2, Young Boys 2, Bursa, Trabzon, Beşiktaş, Galatasaray, Buca finallerinden hiçbiri kazanılamadı. Bunların hepsi finaldi; şimdi Fenerbahçe’nin 17 tane Trabzon finali var. Artık tek görev şampiyonluğuna inanamayan milyonlarca taraftarı inandırmak değil, asıl sahaya çıkan 11’i bunu inandırmak!

25 Ekim 2010, Pazartesi 12:00

'B planı' olmayan Fener, Avrupalı Cimbom

“B planı” olmayan Fener

Aykut Kocaman yönetimindeki Fenerbahçe, sezon başından beri 13 resmi maç oynadı. Son haftalarda taraftar “iyiye gidiyoruz” diye de ümitlendi. Bir bakalım gerçekten öyle mi?

Sezon başında Young Boys ve Paok’a kendi sahasında gol atamayan Fenerbahçe, dün de Saraçoğlu’nda Galatasaray’a karşı aynı başarısızlığı sergiledi. Antalya, Manisa, Konya ve Gençlerbirliği galibiyetlerinde 3-4 gol atılmış olsa da Fener’de değişen pek bir şey yok sanki! Young Boys, Kayseri, Beşiktaş(2.yarı), Paok, Galatasaray ve Trabzon takımları ile yapılan toplam 8 maçın çoğunda, Fenerbahçe neredeyse hiç varlık gösteremedi ve silik bir futbol oynadı. Aykut Kocaman’ın dünkü basın toplantısında belirttiği gibi “takımın, daha doğrusu bizzat kendisinin” FB’ye denk takımlara karşı bir “B planı” maalesef yok! Aslında Kocaman’ın denk dediği takımlar da tartışma konusu! 4-2-3-1 taktiğinde orta sahanın ilerisindeki 3’lüde, ortada yer alan kişi (Alex) çok etkisiz kaldığından, çift ön liberolu sistemde sahanın ortasında büyük bir boşluk oluşuyor. 3. bölgeyi rahatlıkla geçen rakip takımlar, çok sayıda oyucuları ile ceza sahasının önünde kolayca yer bulabiliyor.

Fenerbahçe neden gol atamıyor?

Takım gol rekoruna gidiyor” derken gol atamamak da nereden çıktı şimdi demeyin! Saydığım maçları hatırlarsanız, hepsinde gol sorunu yaşandı. Bu takımların ortak noktaları, orta alanda zaman zaman faullü de olsa sert basarak Fener’in hücümlarını durdurmaları, kanatlara zamanında top gitmesini önlemeleri ve alan savunması yapmaları. Bırakın gol atmayı , Fenerbahçe bu sistemle oynayan takımlara karşı pozisyon bile yakalayamıyor. Bu durum sadece Aykut Kocaman’ın zaafı da değil; hatırlayalım geçen senenin Twente ve Lille maçlarını!

Fenerbahçe neden çok gol atıyor?

Konya, Gençlerbirliği, Kasımpaşa, Manisa ve Antalya takımları Fener’e karşı “haddimizi bilelim” derken, defanslarını çok geriye kurup kanatlardan Dia, Gökhan, Stoch ve Özer’in, orta sahadan da Emre ve Semih’in araya sızmasına izin vererek bolca şut atılmasına ve çok sayıda pozisyon yakalamalarına ortam yarattılar.

Durum böyleyken Daum’dan sonra ne değişti? Aslında sadece teknik direktör değil, takımdaki oyuncular da çok değişti; Brezilyalılar artık yok! Kanatlar daha hızlandı ve sıralamadaki alt takımlara karşı artık Fenerbahçe 1-0 veya 2-1 değil, bol gollü sonuçlarla kazanıyor; ama maalesef daha sert, orta düzey ve üstü takımlara karşı takım geçen senelere göre bile zorlanıyor.