Selcen Doğan AğakayBu bir yeni yıl yazısı değildir

HABERİ PAYLAŞ

Bu bir yeni yıl yazısı değildir

Gençken kocaman kocaman oluyor hedeflerimiz. Dünyayı bile değiştirebilecek gücü, enerjiyi içimizde hissederken, kendi hayatımızla ilgili büyük hedefler koymak olağan geliyor bize. Yıllar geçtikçe daha bir mütevazılaşıyor hedefler. Kendimize bile çaktırmadan, ‘daha azına razı olur’ hale geliyoruz. Bırakın uzun vadeyi, gelecek yıla ilişkin hedefler koyarken bile daha ihtiyatlı davranmaya başlıyoruz. Ve bir dönem geliyor, ‘Yeni Yılda Yapılması Gerekenler’ listesi şeklindeki yazılar bile gülünç gelmeye başlıyor insana.

Haberin Devamı

Sırf yeni bir yıl geliyor diye alınan kararlar hayata geçirilemiyor, geçirilse bile sürdürülebilir olmuyor çünkü. Çünkü her karar, ancak kendi doğru zamanı geldiğinde hayata geçirilebiliyor. Hayat, almamız gereken kararları önümüze getiriyor aslında. Ne ki biz bunları fark edebileceğimiz bir duygu dünyasında ve ritimde yaşamadığımız için, ıskalıyoruz hepsini.

Bize empoze edilmiş hedeflerle meşgulken kafamız, kendi doğrularımızı kaçırıyoruz. Baş döndürücü bir hızla, kısa ve kesik kesik yaşarken, hayatla temas etmemiz gereken esas ritmi yakalayamıyoruz. İlla hedef koyacaksak yeni yıla ilişkin, kendi iç sesimizi duyabilecek bir ritimde yaşamayı ve hayatın doğal akışında önümüze çıkan karar anlarını algılayabilecek bir duygu dünyası yaratmayı hedefleyebiliriz. Belki o zaman hayatı ıskaladığımız korkusunu mağlup eder, kendi doğrularımızın keyfini bile çıkarmaya başlarız.

GÖÇ YOLLARI

Kim derdi ki gün gelecek, ‘daha iyi bir hayat ’ın simgesi olan ve milyonların hayalini süsleyen Avrupa’dan göçler başlayacak... Kim inanırdı Portekiz’den, Yunanistan’dan, İrlanda’dan, İspanya’dan on binlerce kişinin ülkelerini terk edip, iş bulmak ve daha iyi bir hayat kurmak için güney yarım küreye göç edeceğine? Göç yollarının , bir zamanlar yıllarca sömürülmüş olan Angola, Mozambik, Brezilya ve Arjantin’e yöneleceğine kim ihtimal verirdi?

Asırlardır Güney’den Kuzey’e, Doğu’dan Batı’ya olan göç yollarının bir gün tam tersine döneceğini göreceğimizi düşünür müydük hiç? Murathan Mungan’ın ‘Göç yolları/Bir gün gelir/Döner tersine/Dönülür elbet’ dizelerindeki gibi döndü tersine göç yolları... Buradan geri dönüş olur mu? Bunu zaman gösterecek tabii ama göç edenlerin vasıflı kitle olduğuna bakılırsa, ekonominin yönünün çoktan değiştiği, küresel kapitalizmin giderek daha da çok sürprize gebe olduğu gün gibi ortada.

Haberin Devamı

Yeni merkezler yükselecek, yeni dünyalar kurulacak küresel ekonominin aktığı yönlerde. Yeniden ve yeniden kurulsa da dünya her dönem, biz hala ‘Dağılsak da göç yollarında/Yarın bizim bütün dünya’ dizelerine inanmak istiyoruz safça...

MAGAZiN VE ANAYASA

Medyaya sitem etmiş TBMM Başkanı Cemil Çiçek . ‘Anayasa’ yazmadıklarını, ‘anayasa’ yaptıklarını, ancak medyada bu konuyla ilgili magazin kadar bile yer bulamadıklarını söylemiş. Öncelikle vatandaşın anayasada neler görmek istediğini öğrenmeye çalıştıklarını ifade etmiş. Yeni anayasa hazırlanması sürecinde halkın katılımının sağlanmasını istediklerini belirtmiş. İyi niyetler bunlar. Niyetler iyi de, içinde bulunduğumuz atmosfer ne kadar motive edici? Ya inanç? İnanabiliyor muyuz görüşlerimizin ‘sayılacağına’, kaale alınacağına?

Haberin Devamı

Tam da ‘Ben kimseyi takmam, kafamın dikine giderim’ kültürünün iyice yer ettiği bir ortamda... Ya fikirlerimizi özgürce söyleyebileceğimize inanabiliyor muyuz? Velev ki inandık(!) fikirlerimizi özgürce söylediğimiz için başımıza bir şey gelmeyeceğine güvenebiliyor muyuz? Fikirlerimizin sayılmayacağına, sayılsa bile bunları özgürce ifade edemeyeceğimize, etsek bile başımıza bir şey geleceğine ‘inandırılmış’ olduğumuz için mi acaba bu suskunluk?

El oğlunun ‘political efficacy’ dediği, bir ülkede, vatandaşların hükümetlerine olan güveni ve ülke siyasetine etki edebileceklerine olan inancı meselesi var ya... Bizdeki temel eksiklik bu olabilir mi acaba? Ezcümle, şaşırmamak lazım anayasa çalışmalarının medyada magazin kadar yer bulamamasına... Bu koşullara rağmen bu kadar yeri bulabildiğine şaşırmalı belki de...

Haf tanın notları

- Şarkıcı Demet Akalın ’ın sevgilisi Okan Kurt, Akalın’ın aracının jantlarına DA yazdırarak aşkını ilginç bir yolla ifade etmiş. Bir mekan çıkışında gazetecileri gören Akalın, sevgilisinin bu ilginç jestinin görüntülenmesini istemiş ve kameralara ‘Ben ‘DO’ olsun istedim ama Okan ‘DA’ yaptırmış’ demiş. (Pop-assolist ruhu böyle bir şey olsa gerek. Şaşaa ve abartı forever(!) Türk Sanat Müziği assolistlerinin dönemi bittiğine göre, ‘pop-assolist’lerin bol şıkırtılı dünyasına alışacağız desenize!)

- Kanadalı girişimci Alexandra Chong, Londra’da kadınlara özel bir paylaşım sitesi kurmuş. Facebook’a rakip olan sitenin amacı ‘kadınların erkekleri çekiştirmesine’ olanak tanımakmış. Siteye üye olan kadınlar, burada hoşlandıkları erkeklerin geçmişi hakkında bilgi sahibi oluyorlarmış. Erkeklerin, daha önceki kız arkadaşları tarafından puanlandıkları ve bu bilgilerin paylaşıldığı siteye kesinlikle erkek üye kabul edilmiyormuş. İngiliz Daily Mail Gazetesi’nin haberine göre, siteye girmek için şansını deneyen 500 erkek ret cevabı almış. (Kanadalı girişimci ‘Teknoloji niçin var? Kadınların hayatını kolaylaştırmak için!’ diye düşünmüş olmalı ki, kadınların her seferinde emek ve zaman harcayarak ulaşacakları bilgileri onlara kısa yoldan sunmanın bir yolunu bulmuş. İngiliz kadınlar bu siteyi medeni bir şekilde kullanabilecekler mi bilemem ama bizde böyle bir site kurulsa, diyaloglar ‘Senin saçını başını yolarım’ noktasına gelebilir kanımca(!)

(01.01.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)

Sıradaki haber yükleniyor...
holder