Müzik, insanlar için çoğu zaman yalnızca arkada çalan yüksek bir ses veya melodiden çok faha fazlasıdır. Hayatımızın bir parçası gibidir ve ruh halimizi baştan aşağı yeniden inşa eder. Günün belirli bir saatinde, kim olduğumuzu hatırlatır. İşe giderken, güç verir. En yıkılmış anlarda ayağa kaldırır ve üzgünken sırtını sıvazlayan bir arkadaş olur ansızın.
Tıpkı bir ayna gibi yansıtır hisleri, bazen de görülmeyeni gösterir. Ruh halimizi şekillendirir, bize kim olduğumuzu hatırlatır, acılarımızı hafifletir ve neşemizi katlar. Bir şarkı duyduğumuzda, çoğu zaman sözlerin veya ritmin ötesinde bir şeyler hissederiz.
Bazılarımız aşkı dahi müzikle öğrenir.
Bizleri bir şekilde her zaman doğru zaman ve doğru yerle buluşturur gibi gelir. Peki, müzik gerçekten de bu kadar güçlü bir etkiye sahip midir?
Psikoloji açısından bakıldığında cevap evetken bilimsel olarak da kesinlikle öyledir.
Müzik, insan beyninde çok güçlü bir yer edinir. Zihnimiz, duyduğumuz melodilere resmen tepki verir ve duygusal merkezlerimiz uyanır.
Enerjik bir şarkı çaldığında, içimizdeki enerji uyanır. Bedenimiz bu melodiye kalılır, kalbimiz hızlanır, kaslarımız gerilir. Daha sakin parçalar ise derin düşüncelere dalmamızı sağlar.
Belki de en güzel kısmı, bazen bir şarkının sadece birkaç notası bile, aniden o kadar fazla şey hatırlatır ki bir anda geçmişin içinden geçeriz. Bir anı, bir duygu, bir ilişki...
Müzik, zamanın ötesine geçerek, geçmişin ve şimdinin arasında bir köprü olur. Bizlere ise dinlediklerimizle geçmiş ve gelecek arasında eşsiz bir yolculuk yapmak kalır.