Son üç yıldır fırtına gibi esen, konserleri kapalı gişe olan Tan ile yani taşındığı Zekeriyaköy’deki evinde buluştuk. Bu yaz 70 konser verdi. Her an, her yerdeydi. Tan’ın aynı zamanda üç yıldır vegan olduğunu öğrendim. Bana elleriyle vegan kek yaptı. Hem kekimizi yedik hem de sohbet ettik. Merak ettiğim her şeyi sordum. Buyurunuz…
Tan, yıllardır hayatımızdasın ama son birkaç yılda neler yaptın öyle? Rüzgar gibi esiyorsun…
Geçtiğimiz iki yıl gerçekten rüya gibiydi benim için. Bu süreçte mümkün olduğunca deforme olmamaya çalıştım. Yoğun konser tempomuza rağmen yine hep üretmeye devam ettim. Şimdi yeni albüm hazırlığındayım.
Yıllardır bu mücadeleyi veriyorsun ama sanırım kırılma noktan Açık Hava konserleri oldu…
Profesyonel olarak ilk albümüm 2005’te çıktı. 18 yıl olmuş… Çok yoruldum ama hep daha iyisini yapmaya çalıştım. Şu anki durum da bu çabanın karşılığı oldu. Kariyerimin 15.yılında ve 40’lı yaşlarımın başında bu kırılım benim için güzel bir dönüş oldu. Daha genç yaşlarda bu ilgiye maruz kalsam, bunun altından zor kalkardım.
SAMİMİYETTEN DOĞAN PROJE BİZİ REKORA GÖTÜRDÜ
Popüler kültürden uzak sadece şarkılarınla ilgilenen bir kitlen var…
Orada bir samimiyet var. İşin ticari kısmından bakacak olursak da neticede bilet satıyoruz. İnsanlar ekonomilerinden bir bedel ayırarak konserlerimizi dolduruyor ama konser alanları son dönemde biraz da promosyon malzemesine dönüşmüştü. Sürekli davetiyeleri dağıtılan lansman konserleri nedeniyle yakaladığımız bu samimiyet anlaşılamadı.
İlk kez Harbiye Açık Hava’da konser vermeye başladığında bunun bir proje olduğu, bedava davetiye dağıtıldığı bile söylendi...
Evet, bahsettiğim de buydu. Bu fikirde olan bazı gazeteci arkadaşlarımızı konserlerimize davet ettik. Bu sayede konser atmosferini gördüler, oradaki gerçek seyirciye temas ettiler. Evet; bu aslında projeydi. Bu gerçek samimiyetten ortaya çıkan aşk, baştan sona gerçekleştirmek istediğim bir projeydi. Ne mutlu bana ki sonucu istediğim şekilde gerçekleşti.
Harbiye Açık Hava rekoru artık sende mi?
Evet ama yola gerçekten rekor diye çıkmadık. Aslında öyle bir şey ki; sen bir şey yapıyorsun ve o ikonlaşıyor. Bir bakmışsın hayatında Harbiye rekoru diye bir başlık açılmış. Yani aslında başka bir amaçla çıktığımız yol bizi buraya getirdi.
Yaptığın işler dışında seninle ilgili çok az şey biliyoruz. Nasıl bir ailede büyüdün?
Aslında çok düz. Ailem modern bir Anadolu ailesi. Orta dereceli bir ailede çok sevilerek, tam 90’lar çocuğu olarak büyüdüm. Bir ağabeyim var.
VEGAN OLUNCA VEGAN ARKADAŞLARIMLA SIK GÖRÜŞMEYE BAŞLADIM
Vegan restoranı açıyormuşsun. Hayırlı olsun…
Vegan olunca vegan arkadaşlarımla daha yakınlaştım. Zeynep Casalini 12 yıllık vegandır. Onunla şarkılar yaparken Gümüşlük’te böyle bir mekanın hayalini kurduk. Şimdi birlikte ‘Bu Da Vegan’ı işletiyoruz. Üç yıl önce karar verdim vegan olmaya. Hayvansal gıdaların hem sağlık açısından hem de maneviyat açısından insana zarar verdiğini öğrendim. Şimdi çok huzurluyum.
FAN BULUŞMASININ ADI BİLE GARİP GERÇEK FANATİKLER VAR
Çok kadın hayranın var. Kadınlar ne buluyor sende?
Mümkün olduğunca diyaloğumuzu sahnede yaşıyoruz. Onun dışında pek fan buluşması yapamıyoruz. Zaten fan buluşmasının adı bile garip değil mi? Gerçek fanatikler var. Bunu anlamıyorum. Sanatçıya da çok gereksiz anlamlar yükleniyor. O da bu toplumun bir ferdi. Çok yetenekliyse daha çok seviliyor, hepsi bu.
Özel koruman var mı?
İçimizde bir koruma sistemimiz var. O da daha çok yardım etmek amaçlı; insanlardan koruma amaçlı değil. Sadece büyük konserlerde bir tıkanıklık olduğunda müdahale ediyorlar. Zaten genelde fotoğraf taleplerini geri çeviriyorum.
Fotoğraf çektirmek istemiyor musun?
İstiyorum ama ilk hedefim fırından ekmek almak. Senin gibi, Ahmet, Mehmet gibi. Sabah bakkaldan ekmeğimi kopara kopara yiyerek evime dönmek istiyorum. O anda bir insandan fotoğraf istenir mi? Konserime geliyorsun, ben sana iki saat ruhumdan veriyorum. Sonra yolda ya da konserde gördüğünde fotoğraf çektirmek istemedim diye bana küsemezsin. İş, amacının dışına çıkıyor. Fotoğraf isteği birini putlaştırmak gibi. Sevginin de fazlası zararlı. Bu konuda kendimi dürüst hissediyorum.
AŞK İÇİN YAŞLI VE YORGUN HİSSEDİYORUM CAHİLKEN AŞKA YAKALANMAK DAHA KOLAYDI
Bir hayranınla aşk yaşar mısın?
Uzun zamandır kafamda şöyle bir soru var; bir daha aşık olabilecek miyim acaba? Daha genç yaşlarda oluyorduk, idare ediyorduk. Azala azala buralara geldik. Bazı duyguları hissetme anlamında yaşlı ve yorgun hissediyorum. O duygulardan biri de aşk. Daha cahilken daha kolay yakalanıyorsun aşka. Ufak ufak yaralanıp tedbir almaya başlayınca birçok kapı kapanıyor. Tabii o kapıları açabilen ya da komple kapısız evlerde yaşayanlar da var.
Baba olmak istiyor musun?
Son yıllarda istiyorum. Dünya da maalesef çocuk sahibi olunamayacak bir yere gidiyor. Tam böyle bir sınırdayım.