Doğduğum yer İstanbul Aksaray. Şimdiki Vatan Caddesi’nin başında, cadde açılması için istimlak edilen bir ev. Daha küçüğüm, bayram günü komşunun çocukları kapı kapı dolaşıp el öpüyor, bayram parası veya şeker topluyor. Şekerle birlikte bir kumaş mendil hediye etmek de adet. Çünkü o yıllar tek kullanımlık kağıt mendil diye bir şey yok, bez mendil kullanıyoruz. Bir gün bayram yine komşu çocuklardan biri geldi, üzerinde buruş buruş, belli ki leğende yıkanıp kurutulmuş ve giydirilmiş bir gömlek. Annem çocuğun bu durumuna üzüldü, bayram günü sevinsin diye gömleği çıkarttırıp güzelce ütüledi ve çocuğa verdi. Çocuk gömleği eline aldı, sokağa elinde gömlekle fırladı ve annesine bağıra bağıra “Anne bak Zekiye teyze mintanımı ütüledi” diye evine doğru koşa koşa atletle gitti ve o gömlek buruşmasın diye hiç giymedi. Bu defa gömleği ütülediği için sevinen annem, o gömlek ütüsü bozulmasın diye giyilmediği için yaptığına pişman oldu.
Sonra Vatan Caddesi açılacak diye evimiz istimlak edilecekti, biz de ailece Fatih’e taşındık. Bu defa bayramlarım Fatih’te geçti. Yaşım biraz ilerlemişti, Şehrin birçok meydanında bayram yerleri kurulurdu, bayramda bu yerlerde eğlenmek için gün sayardık. Fatih’te de boş arsalarda çocuklar için böyle bayram yerleri kurulur, bu yerlerde kayık salıncağı, dönme dolap vs. gibi çocuklar için eğlence araçları olur, bayram boyunca bu yerlere uğrayıp kayık salıncağına binmek için kuyrukta sıra beklerdik. Çünkü o yıllarda kalıcı nitelikte eğlence parkları, çocuk bahçeleri yoktu ki bayramları iple çekerdik. Daha gençliğime yakın bir tarihte bayrama yakın bir gün eve bir kuzu getirilmez mi? İşte benim için bir başka bayram da buydu. O kuzu en yakın arkadaşım oldu, biraz karpuz kabuğu versem peşimi bırakmaz, gününü benimle geçirirdi. Sonra o evin büyük meyve bahçesinde yüzlerce tavuk besledik. Civcivler neredeyse kucağımda büyüdü, o kadar insana yakın o kadar akıllı ve sevimliydiler ki bir tanesi kesilmedi, hepsi hayatını yaşayıp eceli ile öldü ve ben ömrüm boyunca tavuk eti yemedim, yiyemem.
Bugün bayram kutlama şekilleri çok değişti, şehirde evinde tavuk besleyen acaba kaç kişi var? Acaba arsalarda bayram yeri kuruluyor mu? Yeni nesil kayık salıncağına biniyor mu? Bunların olmadığını, bir kısmının daha Arife’den trafiğin kilit haline gelmesine sebep olduğunu, diğer bir kısmın ise yokluktan evinden bile çıkmadığını görüyorum. Ben yine de okuyucularımın bayramını kutluyor, günlerinin bayram sevinci içinde geçmesini diliyorum.