Pandemiden sonraki dünyayı şekillendirecek ‘Z Nesli’ farklı yerlerde, farklı yaş aralıkları olsa da genellikle 1997 ile 2010 arasında doğan; en genci 11, en yaşlısı 24 yaşında olan gençleri kapsıyor. Türkiye nüfusunun da dünya nüfusunun da yaklaşık dörtte biri kadar epey önemli sayıda Z kuşağı mensubu var. Dijital yerliler de denen Z’ler insanoğlunun bilgisayar ve cep telefonu ile 7/24 internete bağlı, yukarı kaydır parmağıyla, selfie bağımlısı olarak sosyal medyada yaşadığı dünyaya doğan ilk nesil. Ve artık büyüyorlar.
İş hayatına geçişe çok yakınlar. Ayrıca potansiyel seçmenler olarak hem dünyada hem de ülkemizde tüm siyasetçilerin radarındalar. Bir şeye odaklanabilme süreleri sekiz saniyenin altında olmasına rağmen aynı anda, çok kısa zamanda farklı ekran, ses ve oyun arasında gidip gelmeye alışıklar. Aşırı hareketsiz, sürekli ekran karşısında yaşayan bir nesil oldukları için motor becerileri pek iyi olmasa da bilişsel yetenekleri yüksek.
Çoğu bilgisayar oyunu oynadığı için göz, kulak, el koordinasyonları epeyce gelişmiş durumda. Bu özellikleri nedeniyle ‘hiper-bilişsel’ nesil de denen Z’ler zannedilenin aksine çok hızlı analiz yapabiliyor, strateji geliştirebiliyorlar. Örneğin; bir marka, ürün veya TikTok içeriğinin ya da bir videonun izlenmeye, like’lamaya değip değmediğine hemen karar verebiliyorlar.
ÖNCEKİ NESİLLERDEN DAHA ŞANSLILAR
Dünyanın her tarafındaki farklı kültürden, online arkadaşlarıyla karmaşık, hızlı ve yüksek enerji gerektiren bilgisayar oyunlarını rahatlıkla oynuyorlar. Klasik takımları değil, e-spor takımlarını, oyun karakterlerini, influencer’ları tutuyorlar. Çok fazla kalabalıktan, konuşmaktan hoşlanmıyorlar. Otorite onlar için pek bir şey ifade etmiyor. Hiyerarşiyi anlayamıyorlar. Saygılarını ve güvenlerini kazanmak için onlara bir şeylerde gerçekten iyi olduğunuzu ispatlamanız gerekiyor.
Z neslinin ilgisini çekmek için en önemli kriter ilginç, özgün ve eğlenceli olmak. Her ne kadar eğitim sisteminin tüm dünyada yerlerde süründüğü bir çağa denk gelmiş olsalar da ileri teknoloji ile donanmış bir dünyaya doğdukları için önceki nesillerden daha donanımlı ve şanslılar. Okul sistemine, büyüklere ve siyasetçilere sevgisi ve saygısı en düşük nesli temsil ediyorlar. Büyük insanların samimi ve dürüst olduklarına inanamıyorlar. Okulu eğitimden ziyade sosyalleşmek, arkadaşlık için gerekli görüyorlar.
Pandemiden önce de zaten okula eğitim almak için sürekli ve uzun saatler gitmek istemiyorlardı, pandemiden sonra artık hiç istemiyorlar. Ancak hibrid ve deneyimsel bir sisteme ve ortama uyum sağlayabilirler. Okumaktan çok izlemeyi ya da dinlemeyi seviyorlar. Görsellik ve canlandırma Z’ler için çok önemli.
PARAYA TAPMIYORLAR
Z nesli önceki nesillere göre çevre ve insani sorunlara duyarlılık, saygı, adalet ve eşitlik açısından etik değerleri daha yüksek bir jenerasyon. Paraya tapmıyorlar. Yaşayabilecekleri kadar gelir onlara yetecek görünüyor. Sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı, topluma iş gücü sağlayan markalara ve insanlara sempati duyuyorlar. Pek çok bilgiyi, ipucunu sosyal medyadan ediniyorlar. Tavsiyelere, yorumlara dikkatle bakıyorlar.
Her şeyi online ve mobil yapmak istiyorlar. Z’ler arasında iş hayatı dendiği zaman sabit maaşlı kurumsal, durağan, aynı ortam hayali kuran pek yok. Esnek çalışma saatleri, yerleri, konuları ve takım oyunu oynayabilecekleri ekipleri tercih edecek gibi duruyorlar. Robotlarla ya da yapay zekayla, kısacası teknoloji ile çalışmak veya uzayda yaşam gelişmesi gibi problemleri, korkuları yok. Onlara dikkat edelim. Geleceği şekillendirme sırası Z’lerde…