HER AÇILIŞA GİTMİYORLAR
Konserler, reklamlar derken ünlüler için bir süredir açılışlar da ekmek kapısı oldu. Ama özellikle güzellik merkezi açılışları. Eskiden B sınıfı diyebileceğimiz az ünlüler yurdun dört köşesindeki kebapçı, tuhafiyeci ve hatta zarf açılışlarına katılırdı! Şimdi Anadolu kaplanları bütçeleri yükseltince A sınıfı ünlülere geçiş yaptı. Ancak aşırı ünlüler öyle her açılışa gelmiyor. Sadece güzellik merkezi açılışlarını kabul ediyorlar. Böylece klaslarından da bir şey kaybetmemiş oluyorlar.
PİYASADAN HABERİ VARDIR
Öğrendiğime göre İrem Derici 150 bin, Ebru Yaşar 120 bin, Seda Sayan ve Gülben Ergen 100 bin TL istiyor. Tabii uçak bileti, eğer konaklamalıysa otel, saç makyaj masrafları da ekleniyor. Karşılığında ise 1 saat açılış töreninde duran ünlü 2 de playback şarkı okuyor.
Geçtiğimiz günlerde Hülya Avşar kendisine gelen bir güzellik merkezi açılış teklifine 800 bin TL fiyat çekmiş! Bana sorarsanız Avşar kızının piyasadan haberi vardır. Ya “Ne işim var öyle bir ortamda” deyip gitmek istemediğinden o parayı istemiştir ya da müşterinin biraz pazarlıkla da olsa o parayı verebileceğini düşünmüştür.
YENİ YETENEK
Gün geçmiyor ki yetenekli bir genç şarkıcı sosyal medya sayesinde adını duyurmasın. Birçok kişinin benden çok önce keşfettiği Sezer Sarıgöz ‘Ne Ay Geceden’ şarkısıyla viral olmuş durumda. Bir ay içinde Youtube’da 4 milyonu geçen Sezer sürekli radyolarda. Sesiyle herkesi kendine hayran bırakan şarkıcı Spotify’da da zirveye doğru ilerliyor. Goed Müzik’le yoluna devam eden Sezer’in yakında çıkacak şarkısının da sözü ve müziği kendisine aitmiş.
HEM OYUNCU HEM RESSAM
Güven Kıraç’ı sinemamızın iyi oyuncuları arasında bilsek de kendisi sanat çevrelerinde yaptığı resimlerle de ünlüdür. Dahası hobinin ötesinde bu işi gönül vermiş ciddi bir ressamdır. Güven Kıraç’ın 30’dan fazla eserinin yer aldığı son sergisi ‘Haiku’ önceki akşam Four Seasons Hotel Bosphorus’ta, Atik Pasha Fuaye’de görücüye çıktı. Açılışa katılan konuklar arasında Dolunay Soysert, Binnur Kaya, Menderes Samancılar, Fadik Sevin Atasoy gibi isimler vardı.
TEKRAR MERHABA
Kişisel geçmişinizde yeri olan herhangi bir markaya bilinçaltınızda tuhaf bir bağlılık oluşturuyorsunuz. TGI Friday’s benim için öyle. Amerikan filmlerinde dizilerinde hep gördüğümüz ‘diner’ konseptinin babası olan TGI Friday’s 1996’da Türkiye piyasasına girmişti.
O dönem öğrenci olduğumuz için pek gidemiyorduk ama babası zengin bir arkadaşımın davetiyle yaşadığım o deneyimi unutamıyorum. Bize o dönem çok yabancı olan ‘samimi garson’ konsepti, dev Amerikan porsiyonları, her şeyin kızartmasının yapıldığı bir mutfak...
Mezun olduktan sonra her fırsatta gittiğim TGI, yanılmıyorsam 2004’te Türkiye’den ayrıldı. Ve geçen yıl yeni bir yatırımcı ile geri döndü. Önce Suadiye sonra Ataşehir’de açılan şubeleriyle benim gibi vefalı müşterileri mutlu etti. Şubelerinde gördüğüm kadarıyla genç kitleyi de yakalamayı başarmışlar tekrar. Bir an önce Avrupa yakasına bekliyorum kendilerini. Eskiyi özleyen çok var. Müşteriler hazır.
NE YENİR?
Mozarella sticks, Philly cheesesteak dürüm, çeşit çeşit burgerler, fajitas, birçok çeşit tavuk kızartma, Southwest potato twisters yenir. Özel kokteyller ve her yerde karşınıza çıkmayan biralar içilir.
MÜDAVİM MEKANI
Son dönemde herkes canlı müziğe el attı, meyhaneler bile sahne kurdu diye herhalde on kez falan yazdım. Nişantaşı’ndaki Müdana o bahsettiğim meyhanelerden. Fakat bu işi layıkıyla yapan az sayıdaki mekanların başında geliyor. Niçin? Çünkü en başta doğru bir yatırım yapıp şahane bir ses düzeni kurmuşlar.
O kadar önemli ki. Anıl Durmuş’un sahne aldığı bir gecede gittiğim Müdana’daki sesin temizliği beni çok etkiledi. Bazı gittiğiniz mekanlarda kafanız şişiyor ya, işte onun nedeni ucuz ses sistemi. Müdana haftada 3 gün canlı müzik diğer günlerde ise DJ ile konuklarını coşturuyor.
Artık bir müdavim kitlesi oluşan mekanda herkes birbirini tanıyor. Keyifler yerinde, muhabbet üst düzeyde. Bu güzel ortamda ekibi oluşturan İrem Moralı, Ali Kılıç Parlar ve Mehmet Uğur Deveci’nin payı büyük. Müdavimi olacak yer arıyorsanız buyurun.
FİLİPİNLER’İN NESİ MEŞHUR?
Büyük bütçelerle Türkiye tanıtım filmleri çekip turizm kampanyaları yapıp, Avrupa’da Amerika’da ülkemizin reklamını yapıyoruz ya. Filipinler de aynısını bu günlerde Türkiye için yapıyor. Yani Türk turistleri çağırıyor. Bizde Maldivler, Endonezya-Bali pek popüler de Filipinler nedense pek tanınmıyor.
Oysaki doğası bu ikisine çok yakın. Ada ülkesi Filipinler’in bakın neleri meşhurmuş. Ukulele adlı müzik aleti buradan çıkmaymış. Hasır üretimi konusunda bir numaralarmış. Kahveleri çok meşhurmuş. Hindistan cevizi üretiminde dünya ikincisiymiş. Bir de çizgi romana çok meraklılarmış. Bunlar güzel detaylar ama Filipinler’e gidecek olsam bunun ilk nedeni harika denizi ve tropik iklimi olurdu herhalde.
YAZ HAZIRLIĞI
Nişantaşı’ndaki Cabbar ambiyansıyla, yemekleriyle en sevdiğim kebapçılardan. Geçen yaz Alaçatı’da açtıkları şube ile de efsane oldular. Tüm sektör Serkan Koca ve Bora Berker’in başarısını konuştu. Sıkıntılı pandemi günlerine rağmen her gece mekanı doldurmayı başarmışlardı. Cabbar bu yaza bir bombayla giriyor.
Alaçatı’daki şubenin yanına bir de Çeşme-Altınkum’da bir beach club açıyorlar. Aynı hizmet kalitesini burada da tuttururlarsa Çeşme’nin bir numarası olabilirler. Ayrıca bungalovlardan oluşan bir otel de planlıyorlar. Farklı konseptlere aç tatilciler bu fikre bayılacak. Cabbar Beach’in tasarımını da ünlü mimar Abdullah Burnaz yapıyor. Bakalım bizi bu yaz sahillerde neler bekleyecek.
UNUTULMAZ BİR KIŞ
Kış organizasyonlarının en güzeli Yapı Kredi Winter Escape üç ayrı periyot halinde Erzurum- Palandöken’de gerçekleşecek. İlk dönem ‘What’s Happening’ 17-20 Mart tarihlerinde. İyi müzik, sağlıklı yaşam ve kaliteli deneyim vaat ediyorlar. İkinci periyot ‘PlayDays’ 20-24 Mart’ta. 4 gün 5 gece boyunca oyunlar oynanacak, kayak ve snowboard müsabakaları yapılacak. Son kısım ‘End of Winter’ın tarihleri ise 24-27 Mart. Bu kez de DJ’ler ve canlı müzik eşliğinde eğlence var. Katılabilenler bu kışı sanırım hiç unutmayacak.
ETİN LEZZETLİSİ
Bu günlerde yolum hep Ataşehir’e düşüyor. O kadar çok sayıda kaliteli restoran var ki kayıtsız kalamıyorum. Bunlardan biri de By Satır. Adından anlaşılacağı üzere etçi. Hem bir steakhouse hem de mahalle kasabı. Lezzetleri o kadar popüler ki Anadolu yakasının ünlüleri müdavimleri arasında. Bu başarıdaki en büyük pay da 25 yıldır et tedarikçisi olan Gökmen Aşıcı ve eşi mimar Dilek Aşıcı’nın. Etin pişirilmesinden servis edilmesine kadar geçen süreçle yakından ilgileniyorlar. Hep derler, işin varsa başında duracaksın. Bu arada By Satır’ın etleri kadar burger ve köfteleri de dillere destan.
KOZYATAĞI’NA GAZİNO
Hayal Kahvesi ülkenin farklı şehirlerinde şubesi olan yılların eğlence markasıdır. Canlı müzik de alameti farikalarındandır. Bu konseptin trend olduğu şu günlerde onlar da bu akıma kayıtsız kalamadı. Gazinoların yükselişine paralel olarak Hilton İstanbul Kozyatağı'nda şahane bir mekan açıyorlar.
Hayal Kahvesi Premium, iyi yemek ve iyi müzik iddiasıyla 5 Mart'ta kapılarını açacak. O gece Merve Özbey konukları coşturacak. Daha sonra Cengiz Kurtoğlu, Yaşar, Rubato, Ayta Sözeri, Selami Şahin gibi isimler sahne alacak. 400 kişilik mekanın Anadolu yakasında büyük bir ihtiyacı gideceğinden ve ful çekeceğinden eminim.
İZMİR’DEKİ UZAK DOĞU
İyi yemek neredeyse oraya gidiyoruz ve şahane bir sushi yemek için İzmir’e Oda Sushi’ye uzanıyoruz. Oda adını Japonya’nın küçük pirinç tarlalarından alıyor. Mistral İzmir’deki Oda’da sadece sushi değil çeşitli Uzak Doğu tatları da var. Leziz roll’lardan noodle çeşitleri ve tempura’ya kadar uzanan seçenekler mevcut.
Mekana özgü lezzetler arasında; sushi burger, oda special roll ve bang bang roll yer alıyor. Seçkin şarap kavı, özel kokteylleri ve yenilikçi atıştırmalık tabakları ile de dikkat çeken restoranda; perşembe, cuma ve cumartesi günleri canlı müzik performansları konukları eğlendiriyor.