Verda ÖzerÇöpten kıyafet hayaletten hayal yaratanlar

HABERİ PAYLAŞ

Çöpten kıyafet hayaletten hayal yaratanlar

Sokakta yürürken üzerinize bir anda kocaman bir ağ düşüyor. Her yerinizi sarıveriyor. Kıpırdayamıyorsunuz. Elinizi kolunuzu hareket ettiremiyor, nefes bile alamıyorsunuz. Ve sonunda çırpınarak can veriyorsunuz. Bu vahşeti, her gün sayısız deniz canlısı ve kuş yaşıyor. Denizlerde balıkçılık-avlanma yapılırken ‘unutulan’ veya işe yaramadığı gerekçesi ile karada bırakılan ağlar, denizlerin dibine çökerek resmen katliama sebep oluyor. Maalesef bu ağlar o kadar çok ki, denizlerde ve okyanuslarda atıkların yüzde 10’unu oluşturuyor. Sularımızdaki atıkların en ölümcülü onlar. Her yıl 500 bin - 1 milyon ton arasında denizlere bırakılan bu ağlar, denizaltındaki canlıların (köpekbalıkları, deniz memelileri, deniz kuşları ve deniz kaplumbağaları dâhil) kapana kısılmalarına, üzerlerinin örtülüp ışık, besin ve oksijen alamayıp boğulmalarına sebep oluyor.

Haberin Devamı

Çöpten kıyafet hayaletten hayal yaratanlar

KALICI ÇÖP OLUYORLAR

Dahası; hayalet ağlar doğada çözünmüyor. Kolayca bozulmayan malzemelerden üretildikleri için suda ufalanmaları halinde de mikroplastik olarak doğayı kirletmeye devam ediyorlar. Böylelikle ekosistemi tehdit eden türlerin ortaya çıkmasına ve su kalitesinin bozulmasına neden oluyorlar. Elbette tüm bunlardan dolayı denizcilik ve balıkçılık ekonomisini de tehdit ediyorlar. Bu zincirin son halkasında olan bizler de tabii ki nasibimizi alıyoruz zira yaşamımızın suya bağlı olduğunu unutuyoruz. Aldığımız her 3 nefesten 2’sini suya, denizlere borçluyuz. Denizler bizim akciğerimiz. Yaşamımızın ta kendisi deniz. Dolayısıyla o ağların içinde can çekişen aynı zamanda bizleriz.

BİLİNÇLİ AVLANMA ZAMANI

Peki her yıl katlanarak artan bu hayalet ağ sorununu nasıl çözeceğiz? Her şeyden önce tabii ki bilinçli avlanma geliyor. Balıkçıları bilinçlendirmek için de devletin tüm ilgili kurumları, yerel yönetimler, balıkçı kooperatifleri, sivil toplum örgütleri ve dalış merkezleri el ele vererek acilen eyleme geçmeli. Canlıların kurtarılması için de yardım kampanyası başlatılmalı.

Çöpten kıyafet hayaletten hayal yaratanlar

DÖNGÜSEL EKONOMİNİN PARÇASI OLABİLİR

Bugün size hayalet ağlarının toplanmasıyla kalmayıp, onların çöpe atılması veya yakılması yerine yeniden değerlendirilmesi için son derece yaratıcı bir çözüm bulmuş bir projeden bahsedeceğim: ‘Hayalet Ağlar Döngüsel Ekonomide’. Tek bir cümleyle yaptıkları iş şu: Hayalet ağlardan kıyafetler, çantalar, aksesuarlar üretmek. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Beyoğlu Belediyesi’nin birlikte hayat geçirdiği bu proje, aslında 2014’ten beri Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü ‘Denizlerin Terk Edilmiş Av Araçlarından Temizlenmesi Projesi’nin devamı niteliğinde. Hâlâ devam eden bu proje kapsamında bugüne kadar toplam 5 milyon 95 bin 200 metrekare alan taranmış ve 377 bin 670 metrekare hayalet ağ çıkarılmış. Bu sene ise ‘Neden topladığımız bu ağlar çöpe gitsin? Niye bunları yeniden değerlendirmeyelim, geri dönüştürmeyelim?’ diyerek yola çıkmışlar. ‘SEN HayalEt!’ sloganıyla ‘hayalet’i hayal’e dönüştürmüşler: Bu ağlar toplandıktan sonra geri dönüştürüp kıyafete, farklı tasarımlara dönüştürüyor ve kullanıma sunuyorlar. Beyoğlu Kaymakamlığı ve Belediyesi’nin öncülüğünde.

Haberin Devamı

HAMMADDE YAPILABİLİYOR

Haberin Devamı

Süreç nasıl mı işliyor? Önce bu ağlar Bakanlık tarafından toplandıktan sonra Beyoğlu Belediyesi bünyesinde temizleniyor, yosunlardan vs. arındırılıyor. Sonrasında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki köklü bir olgunlaşma enstitüsü olan Beyoğlu Refia Övüç Olgunlaşma Enstitüsü’nde farklı şekillerde geri dönüştürülüyor. Ağların uzunluğuna/kalınlığına vs. göre bazıları çanta, bazıları toka, bazıları giysi, bazısı şapka olarak tasarlanıyor. Bu ayın sonunda Haliç’te bu ürünler bir defilede sergilendikten sonra, tekstil sektörünün öncüleri beyin fırtınası yaparak bu ağları hammadde olarak nerelerde kullanabileceklerini tartışacaklar. Hedef ise tekstilin de ötesine geçerek; ev tekstili, otomotiv, inşaat gibi farklı sektörlere de bu ağların kullanımını yayarak hem ülkemizi ciddi bir atık miktarından kurtarmak, hem bu sektörlerin bunları hammadde olarak kullanmasını sağlayarak devasa bir tasarruf sağlamak, hem de böylece çevreye verilecek zararı en aza indirgemek.

YOK SAYIYORUZ

Elbette böyle işlerin en büyük katkısı insanlarda farkındalık yaratmak oluyor. Hiç düşünmeden suya atılan bir objenin kaç cana mal olduğunu ve sonunda bu döngünün kendisine dokunduğunu topluma fark ettirebilmek… Bir balıkçı, ağını unuttuğunda içinde can çekişen bir can olacağını onun gözünün önüne getirmek… Zaten bu durumunun kökünde yatan asıl sorun bu: İnanılmaz bir körlüğümüz var. Gözümüzle görmediğimiz şeyleri yok sayıyoruz. Özellikle de konu deniz olunca. Görmediğimiz için denizin altını kale almıyoruz. Ki yeryüzündeki oksijenin büyük bir bölümünü üreten mercanlara ve başka sayısız canlıya ev sahipliği yapıyor. Yaşamımızın oraya bağlı olduğunu unutuyoruz. Tüm canlılarla ve birbirimizle var olan o bağlar koptu, gitti. Artık birbirimize bağlanamıyoruz. Öyle olunca da etrafımıza ve diğer canlılara sadece zarar vererek, yakıp yıkarak, kirleterek yaşıyoruz. Bu gidişatı da ancak ‘hayalet’ten hayal yaratanlar, hayal edebilenler değiştirebilecek. Onlar iyi ki varlar.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder