Sürdürülebilir aşk

Her şeyi hızla ve hunharca tükettiğimiz bir çağdayız. Sadece dünya kaynaklarından bahsetmiyorum. Kavramların da içini boşaltıp hızla tüketiyoruz. Hiçbir şeyi özümsemeye, özlemeye, beklemeye, sabretmeye, yavaşlamaya vaktimiz yok. Gözlerimizi alamadığımız sosyal medya, ellerimizi çekemediğimiz cep telefonları ise bu hızlı tüketim döneminin lokomotifi elbette. Bir kitap okumaya, bir film izlemeye bile mecalimiz yok. Dikkatimiz hep orada, dışarıda. Gözümüzün önünden hızla akan görseller ve her yerden sürekli yağan malumat, bilginin bile içini boşalttı. Yaşanan ilişkiler de ister istemez bu hızlı tüketim ağının kurbanı. Dolayısıyla gerçek bağlar kurmak hiç olmadığı kadar zorlaştı. Herkesin çok mutlu ve çok güzel görünme çabası içinde olduğu sosyal medya âleminde; ne gerçek, ne masal birbirine girdi. Görünenin arkasında hangi gerçekliğin olduğunu anlamak ne mümkün.

SEVGİLİLER GÜNÜ?

Hızla yaklaştığımız 14 Şubat Sevgililer Günü de işte bu hızlı tüketim döneminin en önemli simgelerinden biri. O gün pompalanan kırmızı kalp temalı alışveriş çılgınlığı, aşk kavramının içini iyice boşalttı. “Dostlar alışverişte görsün aşkları”ndayız artık. Şükür ki aşkın yozlaşmasına başkaldıran ve hakikatte ne olduğunu sorgulayıp sadece kadın-erkek ilişkisini değil, yaşamın bütününü kapsadığını ve hakikatin ta kendisi olduğunu ortaya koyan birileri var: Aşk360 (Love 360). 17 yıldır her Şubat ayında düzenlenen “Uluslararası 360 Dereceden Aşk Festivali” bu yıl da bu hedefle ve bu sefer “Arkana Bakma!” temasıyla bu konuya en çok yakışacak mekân olan İstanbul’da düzenleniyor. “Aslında bize dayatılan Sevgililer Günü çılgınlığına protesto etmek için işe başladık. Aşk’a, elinden alınan itibarını iade etmek istedik ve ‘Aşk tek bir gün kutlanamaz’ diyerek 1 ay boyunca –bundan sonrasında ise 365 güne yayarak- konuşulmasını hedefledik. Aşk’ın, âşıklar edebiyatının, ‘komşusu açken tok yatamama’ felsefesinin damga vurduğu Anadolu topraklarından dünyaya hakiki aşk kavramının yayılmasını amaçladık. Tüm dünyanın şubat ayı boyunca bu festivale akın etmesini istiyoruz” diyor küratör, tasarım yöneticisi ve festivalin yaratıcısı Işık Gençoğlu.

İSTANBUL’A ÇOK YAKIŞTI

Peki aşk nasıl olur da bir festivalde ele alınır? “Aşk’ı merkeze koyarak sanat ve tasarım aracılığıyla iyilikdoğruluk ve güzelliğin konuşulduğu, görünür kılındığı, kültür-sanat aktörlerinin akın ettiği büyük bir tasarım, yaşam festivali bu. Ki biz bu bir ‘İstanbul Kent Festivali’ olsun istiyoruz. Sonrasında belki başka şehirlere, ülkelere taşınacak bir festival” diyerek cevaplıyor Işık Gençoğlu. Tüm şehirde toplu taşıma araçlarında ve dev LED ekranlarında festivali milyonlara duyuracaklarını söylüyor.

MASAL MI GERÇEK Mİ?

“İçinde yaşadığımız bu çağda gerçekle masal, hakikatle kurgu öyle birbirine karıştı ki, bence bu asrın en büyük felaketi. Büyüklerimizin aktardığı o eski samimi hikâyeler şimdi bize masal gibi geliyor. İnanmakta zorlanıyoruz. Hakikatten çok uzaklaştık. Tam da bu yüzden sizleri hatırlamaya çağırıyoruz. Düşünmeye, sorgulamaya, yavaşlamaya davet ediyoruz. Aşk’ın gerçek anlamı olan ‘birlikte yaşama, birlik’ hissini gündeme getiriyoruz” cümleleriyle festivalin felsefesini anlatıyor Işık Hanım.

ÇORBADA AŞKIN OLSUN

17 yıldır 110’dan fazla etkinliğe, 10 binden fazla esere ve tasarıma, binlerce kültür sanat profesyoneline ev sahipliği yapan festival, bugüne kadar 10 milyondan fazla kişiye ulaşmış. Bu yıl 1-28 Şubat tarihleri arasında da birçok sergi, söyleşi, film gösterimi, konferans düzenlenerek çok farklı disiplinlerden uzmanlar bir araya gelecek. Ayrıca tanınmış şefler festival temasından yola çıkarak hazırladıkları özel menüleri “Aşkın Damakta Kalan Tadı” etkinliğiyle sunacaklar. 14 Şubat’ta ise festivalin ruhuna yaraşır bir şekilde, Çorbada Tuzun Olsun Derneği ile birlikte Taksim Meydanı’nda çorba dağıtılacak. Son bir not: Festival; Sevgililer Günü’nün simgesi olan kırmızı kalp yerine, birbirine doğru başını eğen iki insanı gösteren dairesel (insanın gelişiminitekamülünü simgeleyen) bir logo kullanıyor. Ben şimdiden o dairedeyim!