‘Adalet suçluyu cezalandırmayı gerektirir’

Türkiye adım adım nereye sürükleniyor? İstanbul Kağıthane’de kaymakamlık marifetiyle ilçe okullarına gönderilen talimatla Pazar sabahı öğretmen ve öğrencilerin namaz etkinliğine katılması isteniyor! Ne zamandan beri kaymakamlığın böyle bir görevi var? Kıyamet kopunca geri çekiliyor ama her an teyakkuzda mı olacağız?

Diyarbakır’da çok daha vahim, tüyler ürperten bir olay: Hizbullahçı örgüte üyelikten hüküm giymiş ama topluma kazandırma yasasından yararlanıp imam hatip lisesine öğretmen yapılmış, karısı ve çocuğu olan bir sapık, kız öğrencisine cinsel tasallutta bulunuyor.


Ailenin şikayeti üzerine yargılanırken öğretmen olarak hâlâ görevde! Ve utanmadan sıkılmadan, “gidelim şeriat mahkemesinde yargılanayım, anlaşalım, biz evlenecektik” diye aileye haber ve tehdit yolluyor!

Çocuklarınızı, ırz düşmanı, Hizbullahçı “öğretmen”lerin eline bırakıyorsunuz, ama binlerce gerçek öğretmen de sorgusuz sualsiz, haklarında hiçbir dosya olmadan işten uzaklaştırıldı, açlık grevi yapıyor adım adım ölüme gidiyor!

Mahkemelere baskı mı var?

İstanbul’da, Sakarya’da, Ankara’da süren pek çok davada, 15 Temmuz gecesi, emre itaat etmekten başka suçları olmayan, askeri öğrenci, er, asteğmen gibi en alt düzey personel hâlâ tutuklu olarak yargılanıyor bu duruşmalardan yükselen adalet istekleri ne yazık ki duyulamıyor.

Hava Harp okulu öğrencileri için bütün olumlu tanık ifadelerine rağmen hepsine ağırlaştırılmış müebbet isteniyor ve avukatlarının savunmayla ilgili bütün istekleri toptan reddediliyor! Darbeyi öğrenciler mi yaptı da iki yıla yakındır tutuklu oldukları yetmedi, şimdi tüm hayatları karartılmak isteniyor?

FETÖ’cülükle suçladı

Cumhurbaşkanı, Fransa gezisi sırasında Fransa Cumhurbaşkanı ile birlikte katıldığı basın toplantısında alışık olmadığı için Fransız gazetecilerin sorularına sinirlendi, onları FETÖ’cülükle suçladı.

Katıldığı canlı bir televizyon mülakatında ise kendisine danışmanları tarafından sufle verildiğini, mülakatı yapan Fransız gazeteci görüntüleri paylaşarak anlattı.

Elbette Cumhurbaşkanı her sorunun yanıtını bilmek zorunda değildir, gerektiğinde kendisine bilgi-sufle de verilebilir. Ama Cumhurbaşkanı’na “Adalet suçluyu cezalandırmayı gerektirir” suflesini vermek için nasıl bir soru soruldu, cumhurbaşkanının da düşüncesi bu cevap mıdır, gerçek suçlulara dokunulmazken suçsuz insanların cezalandırılması ADALET midir, merak konusudur. Özellikle o suçların ve cezasının ne olduğunu biz de burada kime sorsak bilemediğimiz, muhalif olan herkesin FETÖ’cülükle suçlandığı, cezaevleri tıka basa muhaliflerle dolu olduğu için!

Kadınlar hâlâ her yerde suçlu!

Ne acı ki, kadına karşı şiddet, kadının yaşadığı travma her yerde, her zaman geçerli bir gerçek. Amerikalı yazar Tennessee Williams’ın ilk kez 1947 yılında NewYork’ta Elia Kazan’ın yönetmenliğinde sergilenen ve Marlon Brando’nun oynadığı efsanevi oyun Arzu Tramvayı, aradan geçen yarım yüzyıldan fazla zamana rağmen sergilendiği İstanbul’da kapalı gişe oynuyor!

Zerrin Tekindor’un muhteşem performansıyla Blanche Dubois’yı, Onur Saylak’ın, Stanley, Şebnem Bozoklu’nun Stella’yı ayakta alkışlanacak başarıyla canlandırdığı oyunu, Tekindor’un oğlu Hira Tekindor yönetiyor.

Oyunda, gençliğinde yaşadığı travmalar ve yaptığı yanlışları temize çekmek ve her şeyini yitirdiği için kız kardeşinin yanına sığınan, hayalleri ve abartılı sahne kostümleri içinde kendini kandırarak yaşamaya devam eden bir kadının sonunda düştüğü çıkmaz anlatılırken bu öykünün hâlâ güncel olabilmesi, genç seyircinin ilgisini çekmeye yeter mi?

Tiyatronun en iyi oyuncuları sahnede, ama oyun çok mu uzun, metin ve sahneye koyuş çok mu klasik?

Tiyatronun yeniden eski güzel günlerine kavuştuğu ve çekim alanı oluşturduğu günümüzde bu kadar çaba ve emek boşa gitmemeli. Zerrin Tekindor ve Haluk Bilginer ilişkisi ve işbirliğinin bitme nedeni, Hira Tekindor’un oyunu yönetimi olabilir mi? Düşünmeye değer.