Az daha yatın Silivri’de, düşman azapta gerek!

Tam 27 ayrı yeri soyan ve milyarlarca liralık soygun yapan hırsızlar, keyif yaptıkları lüks otelde aylar süren operasyon sonucu yakalanmışlar mahkemeye çıkarılmış ve serbest bırakılmışlar!

Yargılanmaları sürüyor, ama paralar uçmuş tabii, yemişler. Oysa dokuz aydır tutuklu Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin peşin cezalandırılması sürüyor, dava bitmedi, tutukluluk da. Çünkü suçları büyük: İktidara sonsuz biat etmiyor, eleştiriyor, muhalefet ediyorlar.

Dokuz ay sonra ilk kez hafta başında mahkemeye çıktılar; beş gün süren duruşmalarda mahkeme heyeti, gazetecilik konusunda merak giderdi. Zaman gazetesiyle aynı manşetle çıkmışsınız neden diye sordu mesela.

Oysa havuz gazeteleri (8- 9 gazete) epeydir aynı başlık ve fotoyla çıkıyor, saray emriyle. Hepsi birer hukuk ve gazetecilik dersi olan savunmalar bittikten sonra ara kararda tahliye bekleniyordu ama hepsinin salıverilmeyeceğini de biliyorduk aslında. Bu kez hakimler görevden alınırdı mesela! Çünkü iddianamenin patlak bir balon olduğunu kanıtlardı.

Murat Sabuncu eşi Eylem’e tembih etmiş, “Beni bırakır başkalarını bırakmazlarsa çok sevinmek yok; başkalarını bırakır beni bırakmazlarsa da çok üzülmek yok.”

Eylem, göz yaşlarını içine akıtıyordu! 34 günlük Cumhuriyet yazarlığını 9 aylık tutsaklıkla ödemesi yetmedi, en az 45 gün daha yatacak olan Kadri’nin eşi Nazire ise öfkeliydi! Oysa söz konusu olan düşman hukuku. Düşmanıma adalet yok hukuku.

Ben de bu tutuklulukları esaret olarak kabul ediyorum onun için. Onlar, suçları olduğu için değil, bir tür esir düştükleri için oradalar. Onlar esir olduğu için biz de rehiniz! Özgür gazetecilik yapamıyoruz! Bir dahaki duruşma Eylül’de ve Silivri’de. Gidemeyelim diye mi? Gideriz, Metin Göktepe için Afyon’a gitmiştik, unuttunuz mu!