Pazar PostasıYılmaz Gruda: Türkiye'ye stand up'ı ben getirdim
Paylaş
Yılmaz Gruda: Türkiye'ye stand up'ı ben getirdim

Usta tiyatrocu Yılmaz Gruda ile bir araya geldik. Hem tiyatro konuştuk hem de 23 Ocak'ta kaybettiğimiz eski eşi efsane oyuncu Ayşen Gruda'yı andık. 90 yaşındaki sanatçı, ''Yaşarken kıymetimi bilmeyenler öldüğümde hiç bilmesin. Ayşe'nin cenazesine gelmeyenlere hâlâ çok kırgınım'' diyor

● 90 yaşınızda hâlâ sahnelerdesiniz… Nasıl bir his?

Haberin Devamı

Tiyatrocu, sinemacı, şair, reklamcı olarak halkıma en güzel şeyleri sunmaya devam etmek istedim hep. Beni ayakta tutan yaşıma rağmen disiplinli olmam. Spor da yaptım, içki de içtim ama nerede duracağımı hep bildim. Tanrı’nın bana lütfettiği yetenekleri halka vermek istiyorum. Benim sevdam bu.

● Alaylı olarak bu kadar üretmek ve iyi yerlere gelmek de herkesin harcı değil...

Tanrı’dan geliyor benim yeteneklerim. Babamın eve aldığı gazetelerden okumayı söktüm. Sesim o zaman da gürdü. Babam o dönemin taş baskı kitaplarından alarak “Oku” diye önüme yığdı. Hepsini okuduktan sonra sattım. Babam bir gün Hz. Hamza hikayesi okumamı istedi ama kitapları sattığım için telaşlandım. Çareyi hikayeyi kendim yazmakta buldum. Yazdıklarımı ailemin karşısında okudum ve çok beğendiler. Roman maceram böyle başlamıştı.

Haberin Devamı

Yılmaz Gruda: Türkiyeye stand upı ben getirdim

● İlk eserinizi ne zaman yazdınız?

10 yaşında roman yazdım ve yayımlandı. Adı ‘Memo’ydu. Bu romanımı ‘Memo’ya Mektuplar’ adıyla şiir kitabı haline getirdim. O dönem şiirlerimde Nazım Hikmet havası vardı. Biz Cumhuriyet çocuklarıyız. Sanatçı sola yakındır. Bilinenin tersini söyler, ezberi bozar.

SOLCULAR NE YAPTIĞINI BİLMİYOR

● Sağ görüşlü olup da sanatçı olmak mümkün değil mi sizce?

Elbette sağcıdan da sanatçı olur ama baktığınızda sanatçılar daha çok sol eğilimlidir. Sola gelince; bana göre Türkiye’de sol ne yaptığını bilmiyor. Oysa Atatürk’ü örnek alsalar... O, hedefine odaklandı. “Ben Türkiye’yi Batı’nın yüzüne çarpacağım” dedi. Bunu halka güvenerek söyledi. Birbirimizi yemeyi bırakıp müthiş bir halk olduğumuzu hatırlamalıyız.

● Oyunlarınıza her kesimden insan gelir mi?

Tabii ki. Bize düşen onları tiyatroya getirtmek. Nefes aldırmak, tebessüm ettirmek. Bizim görevimiz mutsuz olsak bile seyirciyi mutlu etmektir. Annen ölse sen sahneye çıkıp oynamak zorundasın ve o halka bir şey vermek zorundasın.

● Halkın tiyatroya ilgisi nasıl?

Son dönemde tiyatroya ilgi arttı. İnsanlar, birbirine benzeyen, saatler süren dizilerden bıktı. Birçok genç, tek kişilik gösteriler yapmaya başladı. Ama 1958’de Meddah gösterisiyle Türkiye’ye stand up’ı ilk ben getirdim.

Haberin Devamı

● Sizce Türkiye’de iyi komedyenler var mı?

Cem Yılmaz çok iyidir. Ahım şahım bir komedyen yok ama eskiden vardı. Tekin Akmansoy çok iyiydi.

● Tiyatrodan para kazandınız mı?

Hayır. Bizim zamanımızda oyuna karşı senet verirlerdi. Üç ay beklerdik. Doğal olarak birikimim yok. Çok para harcayan biri de değilim. Param olduğunda gider kitap alırım. Kafamı tamamen halkıma yararlı olmaya verdim. Ben sanat yapmak üzere yola çıktım. Derdim para kazanmak olmadı hiç.

Yılmaz Gruda: Türkiyeye stand upı ben getirdim

(Ayşen Gruda ile 1965 yılında evlenip 1976 yılında boşandılar. Bu evlilikten Elvan adında bir kızları, Emre adında da bir torunları var. Ayşen Gruda, 23 Ocak 2019’da, 74 yaşındayken pankreas kanserinden vefat etti.)

● Eski eşiniz Ayşen Gruda’yı kaybettiğinizde birçok sanatçıya sitem ettiniz.

Vefa çok önemlidir. Beraber çalıştığınız insanlara karşı son görevinizi yapmalısınız. Bunu görmediğim için sitem ettim. Ayşen’in cenazesi o sessizliği hak etmiyordu.

● Acınız hâlâ taze...

Biz ayrılalı 43 yıl oldu. Birlikte birçok ilke imza attık. Çok sevdiğim kızımın annesi. Birlikte oynadığı büyük oyuncuların hiçbiri yoktu cenazede. Ben onların adına utandım. Onu gazetelerde uğurlamak yerine kalkıp gelmeliydiler. Ben onlara çok çok çok kırgınım... Ayşen büyük bir yetenekti, o yetenekle zirveye çıktı. Onu halk uğurladı, çünkü onların sanatçısıydı.

Haberin Devamı

KUAFÖRDEN ÇIKIP CENAZEYE REKLAM YAPMAYA GELEN ÜNLÜLER VAR

● “Nerede kaldı vefa” diyorsunuz yani...

Benim kıymetimi şimdi bilmeyenler öldükten sonra bilse ne olur! Metro, metrobüs, taksi her şey var. İki dakika ayırıp gelmek zor mu? Bazıları da reklam yapmaya, kendilerini göstermeye geliyor. Kuaförden çıkmış, makyajlı, saç yapılı… Bu da ayıp ve günah. Buna da gerek yok.

● Rahmetli Ayşen Gruda bir röportajında, “Yılmaz’dan sonra onun kadar iyi bir adam bulamadığım için evlenmedim” demişti. Onu o kadar mutlu mu ettiniz?

Bir bildiği vardı ki öyle dedi. Ben neysem hep öyle davrandım. Kırmadım, üzmedim ve sevdim. Kadınlara hassas davranmak gerek.

Haberin Devamı

● Eksikliğini hissediyor musunuz?

Çok değil. Çünkü zaten çok görüşmüyorduk. Onun kendi düzeni vardı, benim kendi düzenim. Çok güzel bir kızımız ve torunumuz var...

● Sizde ölüm korkusu var mı?

Ölümün çaresi yok ki neden korkacağım! Her akşam Tanrı’ya “Yanına iyi bir şekilde geleyim” diye dua ederim.

MÜJDAT GEZEN İLE ARALARINA GİRMEDİM AMA AYŞEN GRUDA DA RAHİBE DEĞİLDİ

● Ayşen Gruda, Müjdat Gezen’le nişanlıymış. O askere giderken sizinle evlenmiş. Doğru mu?

Müjdat Gezen’le olan münasebetini bilmiyorum. Bilsem zaten böyle bir şey olmazdı. Mektuplaşıyorlarmış galiba. Eee sonuçta Ayşen de rahibe değildi. Mesleğimiz gereği tanıştık ve birbirimizden etkilendik. Sonra da evlendik. Ama Müjdat ile arasına girmedim yani. O hikâyedir. Ben öyle bir adam mıyım!

● Müjdat Gezen’le arkadaşlığınız var mı?

Merhabamız var.

GENÇLİĞİMDE ÇAPKINDIM

● Gençliğinizde çapkın mıydınız?

Evet, çapkındım diyebilirim.

● Ve beş kez evlendiniz...

Üçü tiyatrocuydu. Hepsi de birbirinden değerliydi. Tiyatrodaki coşku insanı dağıtıyor, ne zaman ne yapacağınız belli olmuyor. Bu yüzden de çatışmalar oluşuyor. Hiçbir eşimden düşmanca ayrılmadım. Saygı ve sevgiyle ilişkilerimi noktaladım.

● Ayşen Gruda’ya aşık olmuş muydunuz?

Hayır. Aşk denen şeyi bilmem. Tüm mesele bütün eşlerimle beraber olmaktı. Aile hayatını çok severim. Çok güzeldir. Sizi hırpalamaz. Sizi yaratıcı kılar.

● Ayşen Gruda neden hiç soyadını değiştirmedi?

Onunla meşhur oldu çünkü. O benim kızımın annesi, tabii ki saygıyla karşıladım. Madem ki benim soyadımla isim yaptı. Onunla da yürüyebilir. Kendi soyadı Erman’dı. Kimse tanımaz ki öyle. Ne para, ne proje, ne film gelir. Doğrusu buydu. Bakın yanlış anlaşılmasın, benim sayemde ya da benim soyadımla ünlü oldu demiyorum. Kendi yeteneğiyle, başarısıyla ünlü oldu.

RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN

alev.gursoy@posta.com.tr