Zeki Alasya'nın eşi Jülide Alasya: Zeki'yle tadı damağımda kalan lezzetli bir aşk yaşadım
Zeki Alasya 7’den 70’e herkesin gönlünde taht kurdu. 72 yıllık ömrünün 56 yılını oyunculuk yaparak geçirdi. 8 Mayıs 2015’te aramızdan ayrıldı. Bugün onu kaybedişimizin 5. yılı ama şen kahkahaları hâlâ kulaklarımızda. Şimdi sizi ustamızın büyük aşkı ve hayat arkadaşı Jülide Alasya ile baş başa bırakıyorum. Ustayı, paylaştıkları hayatı, aşklarını öyle güzel anlatıyor ki, onu tebessüm ve gözyaşları içinde dinledim. Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr - #cumapostası
Zeki Alasya’sız beş yıl geçti. İnsanın evinin direğini kaybetmesi zor olmalı.
Yokluğuna alışmak, ailenin geri kalanları, sevenleri ve benim için hiç kolay değildi. Zeki, gidişiyle hepimize çok büyük ders verdi. Adının geçtiği her ortamda sevgiyle hatırlanmaya devam ediyor. Onunla gurur duyuyoruz. Onu hem kahkahalarla hem de burnumuzun direği sızlayarak gözyaşlarıyla anıyoruz. Onu çok ama çok özlüyorum.
Onun yokluğuyla nasıl baş ettiniz?
Çok zor ve çok mutsuz günlerdi. Şimdi dönüp baktığımda onu kaybetmenin bunalımından nasıl sağ çıktığıma hâlâ şaşırıyorum. Biz çift olarak her şeyi birlikte yapan, beraber vakit geçirmeyi çok seven, ortak zevkleri olan iki iyi arkadaştık. Ben Galatasaraylıyım, o da dünyanın en güzel Fenerbahçelisiydi. Eğer sette ya da sahnede değilse bir tek maç seyrederken ayrılırdık. (Gülüyor)
Zeki Bey nasıl biriydi?
Çok donanımlı bir adamdı. Her sorumun cevabını mutlaka verirdi. Beraber kitap okurduk. Gözlüklerinin üzerinden bana göz kırpar “Naaber sevgilim? Elimdeki kitap çok iyi, ben bitirince mutlaka oku” derdi. En parasız dönemlerimizde bile internetten saatlerce tekne, ev, araba bakardı. Yarın alabilecekmişiz gibi büyük bir keyifle “Jül, bak ne buldum” diye bana göstermesini çok özledim. Beraber film seyrederdik. Duygusal sahnelerde gömleğini sırılsıklam yapana kadar ağlardım. Hiçbir şey demeden saçlarımı okşar ve beni sakinleştirirdi. Anıları düşündükçe beni bırakıp gitti diye çok kızıyorum ona. Ama kızgınlığımın sadece çok özlemden olduğunu, o da ben de biliyoruz.
ZEKİ’NİN YANINDAYKEN KENDİMİ ÇOK SEVİYORDUM
Birbirinizi geç bulup, erken kaybettiniz. 13 sene yaşadığınız aşkın hikayesini sizden dinlemek isteriz.
Evet, hiç yetmedi 13 sene. Zeki’yle tadı damağımda kalan lezzetli bir aşk yaşadım. Ben Melih Kibar’ın asistanıydım. Televizyonda müzikli bir sohbet programı yapıyorduk. O sene ‘Rus Gelin’ filmi vizyona girmişti ve filmin yönetmeni olan Zeki Alasya’yı konuk almıştık. O gün ayaküstü tanışmıştık. Sonrasında Zeki’nin kızı Zeynep şarkı söylemek üzere stüdyomuzda çalışmaya başladı. Herkes Zeynep’in sesine hayran kalınca bir albüm yapma kararı alındı. Şarkıları dinletmek için Zeki’yi stüdyoya davet ettik. Bir kalorifer peteğinin üstünde otururken kızını sevgiyle dinleyen, gözleri buğulanan adamdan çok etkilendim. Elimi sevgiyle sırtına koydum. O an göz göze geldik, birbirimizin gözlerinde kaybolduk ve hikayemiz başladı.
Onunlayken nasıl bir Jülide vardı ve onsuz nasıl bir Jülide oldu?
Çok zor günler geçirdim. Zeynep’le birbirimize destek olduk. 2012’de de aniden annemi kaybetmiştim. Zeki bana inanılmaz destek oldu o dönem. Beni ayağa kaldırdı. Acımın üstesinden gelmemi sağladı. Fakat Zeki’yi kaybettiğimde uzun süre ayağa kalkamadım. Hayat durdu. Zaman acının ilacı olmasa yaşanmaz. Artık nefes alamam, yemek yiyemem, eğlenemem, gülemem zannediyordum. Ama sonra bir bakıyorsun yapamam dediğin her şeyi yapmaya başlamışsın. Herkes Zeki’nin yanındayken bambaşka bir kadın olduğumun farkında. O yüzden artık Zeki’yi ‘yanındayken kendimi çok sevdiğim adam’ diye tanımlıyorum.
Sanırım doktorlar az bir ömrünün kaldığını size söylemişler. Sevdiğinin sayılı ömrünün kaldığını bilmek çok acı olmalı. Bu bilgiyle yaşamaya nasıl dayandınız?
En zoru da buydu. İnsan, en umutsuz anda bile sevdiğine ölümü konduramıyor. Sonra o an geldi ve Zeynep’le beni bir odaya çağırdılar. Asla duymak istemediğim şeyi söylediler. Sonrası zaten uzun bir kabus.
ÇOK PARA KAZANMIŞ AMA TUTUMLU DAVRANMAMIŞ
Anladığım kadarıyla pek tutumlu biri değilmiş. Son röportajında maddi sıkıntıları olduğunu anlatmıştı. Nasıl bir yaşam standardınız vardı?
Sektördeki ilk zamanlarında çok para kazanmış ama tutumlu davranmamış. Ticari zekası olmayan biri olarak ticarette batmış. Bir balık lokantası düşünün ki, geleni yediriyor, gideni içiriyor, ağırlıyor. Gönlü bol bir adamdı. Yatırım yapmak yerine her zaman önceliği içindeki çocuğu beslemeye ve yardıma ihtiyacı olanlara yardıma verdi. Evlendikten sonra krediyle bir ev aldık. Yüksek taksitler ödedik. O gittiğinde son üç taksitimiz kalmıştı. Banka ipoteğinin kalktığını göremediğine çok üzüldüm.
Peki, size nasıl bir yaşam bıraktı? Maddi açıdan zorlandınız mı?
Evin kredisini kapadık ve varisler olarak Zeynep’le birlikte evi sattık. Ben küçük bir ev aldım. Kedilerimle beraber oturuyorum. Öyle güzel bir soyadı bıraktı ki ardında, gururla taşıyorum. Ben ondan razıyım, Allah da ondan razı olsun.
20’Lİ YAŞLARIMDA EVLENSEYDİM ÇOCUĞUM OLSUN İSTERDİM
Zeki Bey’den bir çocuğunuz olsun ister miydiniz? Hiç bunun pişmanlığını yaşadınız mı?
Evlendiğimizde ikimiz de genç değildik. Anne, baba ve çocuğun arasında çok yaş farkı olmasından yana değilim. Belki 20’li yaşlarda evlenseydim isteyebilirdim bir çocuk. Dolayısıyla evlendiğimizde çocuk fikri bana uzaktı.
FİLMLERİNDEKİ GİBİ SAMİMİ VE ÇOCUK RUHLU BİR ADAMDI YANINA YAKLAŞILMAZ TİPLERDEN OLMADI
Zeki Bey “Jülide ile evlenmemiz için bir sürü neden vardı. Bana katlanmak çok zordur ama o katlandı” demişti. Hakikaten çok zor bir karakter miydi?
Aslında dünya tatlısı bir adamdı. Filmlerdeki gibi samimi, çocuk ruhlu bir adamdı. Yanına yaklaşılmaz tiplerden olmadı. O, hiç büyümeyen bir çocuğun kalbine sahipti. Kazandığı paranın hesabını bilmezdi. Darda olsak da biri yardım istediğinde geri çevirmezdi. Parasının son kuruşunu bile verirdi. Bir ara dişi kırılmıştı. “Hadi gidelim, yaptıralım” dediğimde “Amaan, acelesi yok şimdi” deyip durdu. Sonradan öğrendik ki setten birinin dişleri çok kötü durumdaymış, önce onunkini yaptırıyormuş. Bunun gibi çok hikayesi var. Keşke herkes onun gibi bir adama ‘katlanma’ şansına sahip olsaydı.
Aranızda 29 yaş vardı. Kuşak farkı aranızda hiç sorun olmadı mı?
Zeki’yle tanıştığımda 31 yaşında kocaman bir kadındım. Zaten çocukken bile olgun ruhluydum. Bizim evin genci her zaman Zeki oldu. Her ilişkinin kendine ait bir dinamiği vardır. Biz birbirimize çok iyi geldik. O benimle çocuk ruhunu besledi, ben de o ağırbaşlı halimi biraz törpüledim.
ZEKİ’NİN KIZI ZEYNEP BENİM NİKAH ŞAHİDİMDİ
Aileler birlikteliğe karşı çıkmadı mı?
Evleneceğimizi önce kızı Zeynep’e sonra kız kardeşlerine söylemiş. Ben kimsenin karşı çıktığına şahit olmadım. Hatta Zeynep benim nikah şahidimdi. Sadece annem ilişkinin ilk başlarında yaş farkından dolayı epey endişelenmişti. Annem Zeki’yi tanıdıktan sonra çok rahatladı ve çok sevdi onu. 23 Mart 2008’de Zeki ve ailesi beni istemeye geldi. Onu hep gülerek anarız. Zeki’yle birbirimize çok iyi geldik ve çevremiz de bunu hissetti. Huzurlu bir evliliğimiz oldu.
Sanat camiası ona vefalı mıydı?
Vefa, günümüz şartlarında biraz boyut değiştirdi. Hayat çok zor. Herkesin düşünmesi gereken çok fazla derdi var ama Zeki’nin çok güzel dostları var. Beni sürekli arıyorlar. Hatırımı soruyorlar. Metin Akpınar’ın son dönemlerde belli sıkıntıları oldu. Her zaman görüşemesek de birbirimizden yine de haberdarız.
Türkiye’ye çok fazla genç oyuncu var ama Zeki Alasya gibi bir isim gelmiyor. Sizce neden?
Zeki, buna hiç inanmazdı. Bu soru kendisine sorulunca da “Ne münasebet, pırıl pırıl yetişen oyuncular geliyor” derdi. Ama bence de, bizi tek tek bırakıp giden Zeki ve o güzelim kuşaktaki diğerleri gibi birileri gelmeyecek. Onlar bizim çocukluğumuz, gençliğimiz. Belki bizden sonraki nesiller de, kendi dönemlerinin oyuncularına aynı sevgiyi duyacaklar. Zaman gösterecek.
Arada açıp filmlerini izler misiniz?
O kadar değişken bir durum ki bu benim için. Filmlerini bazı günler büyük keyif alarak, yarı gülerek, yarı ağlayarak da olsa seyrediyorum. Bazen de kumandayı hemen alıp panikle kapatıyorum.
- Kaşık kaşık tüketin: Kandaki şekeri yerle bir ediyor! Doğadaki en doğal insülin, damar daralmasını önlüyor
- Canan Karatay ısrarla tavsiye etti: Karaciğeri temizliyor, 1 yemek kaşığını sıcak suya katınca bağırsakları motor gibi çalıştırıyor! Padişah baharatı olarak da biliniyor
- Dünyanın en zengin potasyum ve magnezyum kaynağı! Tıkalı bağırsakları boşaltıyor
- Kahvaltıda 1 kaşık yiyen 30 yıl hastalanmıyor! Ömrü uzatıyor, bağırsakları harıl harıl çalıştırıyor, tam bir mineral deposu, doğal antibiyotik
- 62 yaşındaki kadın 30 kilo verdi! 126 kilodan 90'lara düştü: Mum gibi erimenin sırrı meğer gözümüzün önündeymiş