Deprem!

Türkiye dünyanın en riskli deprem kuşaklarının üzerinde. Dolayısıyla “Deprem olacak mı?” soruları anlamsız. Ne zaman olacağına dair tahminler de öyle.

Deprem kesin olacak, oluyor da zaten. Anadolu, bugüne kadar çok büyük yıkımlara neden olan depremler üretti.

Ciddi hasar yaratacak depreme hazırlanmaktan başka yapılacak bir şey yok.

Tehlike ve risk bu kadar vahim boyutta olmasına rağmen deprem bilincimiz yok denecek kadar düşük.

Sarsıntı olmadığı günlerde bu konunun tartışıldığını duydunuz mu hiç?

Hep aynı şey oluyor, korkutan depremlerden sonra televizyonlar uzmanları davet ediyor ve en fazla iki gün sonra konu kapanıyor!

Konu kapanmadığı ve sürekli gündemde tutulduğu zaman Türkiye gerçekten depreme hazır demektir.

Merhum Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara bu işe ömrünü vermiş bir insandı. Kamuoyunu bilinçlendirmek için çok çalıştı. “Deprem değil binalar öldürür” diyordu.

CNN Türk’teki hafta sonu programıma sık sık davet ettiğim akademisyenlerden Prof. Dr. Naci Görür de yıllardır uyarılarda bulunuyor, özellikle yanlış uygulanan kentsel dönüşüm örneklerine dikkat çekiyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki son bir yıldır durmadan depremde ne kadar binanın yıkılacağından bahsediyor. Ne yazık ki Özhaseki’nin seferberlik çağrısına kulak veren olduğunu görmedim.

Şunu kabul edelim:

Devlet depreme hazır değil.

Yerel yönetimler depreme hazır değil.

Millet depreme hazır değil.

AFAD ve Kızılay’ın ciddi çalışmalarını takdirle karşılıyorum ancak tehlikenin boyutlarını düşününce Türkiye olarak çok yetersiz durumdayız.

Çarpık şehirleşme farklı bir boyutta alabildiğine devam ediyor. Her yer o kadar sıkışık durumda ki büyük şehirlerde toplanabileceğimiz, sığınabileceğimiz yer kalmadı.

En açık eleştirilerimden biri de bizim camiaya. Medyamız futbolcu Arda tartışmasına ayırdığı zaman ve yer kadar deprem konusuna da konsantre olabilseydi bugün afetlere karşı daha bilinçli bir halkımız olurdu.

Oturmuş “İnşallah deprem olmaz” diye dua ediyoruz, tek yaptığımız bu.