Üniversite yıllarımda aldığım ilk fotoğraf makinem “Zenith” markaydı. Rus yapımı bu ürünü birkaç yıl kullandıktan sonra biraz para biriktirip kendime Demokratik Alman malı bir “Praktica” almıştım. Her ikisi de mekanik açıdan iyiydi. O fiyat aralığı açısından düşününce, lensleri de hiç fena değildi. Ama fotoğraf makinesinde seviye atlamak için bir Japon ürünü kullanmak gerekiyordu. Sahip olduğum ilk Japon ürünü, Nikon’un autofocus özellikli 401 modeli oldu. Profesyonel SLR makine taşımanın zorlukları nedeniyle daha küçük boyutlu kompakt sınıfa geçtim ve Nikon’un Coolpix serisini kullandım.
Nedendir bilmiyorum ama şimdiye kadar sahip olduğum hiçbir Nikon modelinde istediğim neticeyi alamadım. Fotoğraf kareleri genellikle flu ya da donuk çıkıyordu. Sonraki yıllarda bir başka Japon üreticisi Canon’a geçtim. Şu anda da Canon’un G11 modelini kullanıyorum ve çok memnunum. “Canon, fotoğraf makinesinde Nikon’dan iyidir” gibi bir genelleme yapmak istemem zira ikisinin de fanatikleri var.
[[HAFTAYA]]
Canon-Nikon rekabeti biraz Mercedes- BMW yarışması gibidir. Kullanıcılarına soracak olursanız, kendi markaları açık ara bir numaradır.Aslında Almanlar optik konusunda çok başarılı. Carl Zeiss gibi çok iyi lens üreticileri ve Leica gibi çok gelişmiş, sofistike fotoğraf makinesi markaları var. Fakat yukarı doğru çıktıkça fiyat çok yükseliyor. Hatırlıyorum; klasik film ve dia kullanan usta fotoğrafçılar, ilk yıllarında dijital fotoğraf çekenleri pek ciddiye almıyordu. Film teknolojisinin hiç ölmeyeceği konuşuluyordu.
Gerçek sanatın ancak klasik filmle çekilen fotoğrafta gizli olduğu söyleniyordu. Bu süreç o kadar belirsizdi ki dev markalar bile doğru karar almakta gecikti. Nitekim fotoğraf teknolojisi dendiğinde akla gelen ilk marka Kodak, geçtiğimiz aylarda iflas etti. Örneğin dijital fotoğrafçılıkta pop çağını yakalayan Instagram ise 1 milyar doların üzerinde değere ulaştı.
Fotoğrafçılık ya da benim tercih ettiğim ifadeyle “görüntüleme teknolojisi” çağımıza yön vermeye devam edecek ve muhtemelen bugün hayal bile edemeyeceğimiz bir yere ulaşacak. Bu sektörün devlerinden Nikon, Galatasaray’la büyük bir sponsorluk anlaşması imzaladı. Nikon, dünyada ilk kez bir futbol takımına sponsor oluyor. Şirketin, Türkiye’den Galatasaray’ı seçmesi çok önemli. Galatasaraylı futbolcuların şortunda “Nikon” yazılı olacak. Firma, kulübe her yıl için 600 bin euro ödeyecek.
Fenerbahçe boykot mu edecek?
Bu anlaşma, Galatasaray’ın küresel çaptaki algısının ve marka değerinin gücünü ortaya koyuyor. Nikon’un elektronik dünyasında ciddi, detaycı, muhafazakâr ve aristokrat bir algısı var. Şirket yönetimi bu algının Galatasaray’la örtüştüğünü düşünmüş olmalı. İşin ilginç yanı, Fenerbahçelilerin dün sosyal medyada “Bizim için Nikon bitmiştir” yönündeki kampanyalarıydı. Futboldaki rekabetin boyutlarını çok iyi anlıyorum ama örneğin Nikon dünyanın en iyi fotoğraf makinesini yapıp çok ucuza satma kararı verse bile Fenerbahçelilerin boykotu sürecek mi? Bir başka ifadeyle takım aşkı ve taraftar ruhu, rasyonel aklın önüne mi geçiyor, bunu merak ediyorum.
Okullara süt nasıl dağıtılacak?
Dr. Mehdi Eker
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Mehdi Eker bu sabah saat 10.00’dan itibaren Kanal 24’te canlı yayın konuğum olacak. Bakan Eker ile okullara yönelik süt projesini, sağlığa zararlı maddeler içeren balları üreten şirketlerin durumunu ve Antalya’da imha edilen ilaç kalıntısı içeren biberler konusunu da konuşacağız. Bakan Eker, Suriye ile yaşanan kriz sonrası Doğu ve Güneydoğu’daki sınır illerinin olumsuz etkilenmemesi için alınmakta olan tedbirlerden de bahsedecek.
Saat 11.00’den itibaren ise Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar’la yerli araç üretimini konuşacağız. İbrahim Aybar, Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu ile birlikte geçen hafta Türkiye’nin ilk elektrik motorlu otomobili Fluence Z.E.’yi törenle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a teslim etmişti.
14 Nisan 2012, Cumartesi 05:00
Haberin Devamı