Suudi Arabistan’da kadınların otomobil kullanmaya başlamasının “devrim” olarak gösterildiği bir ortamda Türkiye neredeyse 100 yıllık bir demokrasi deneyimi yaşıyor. Ciddi iniş çıkışları olsa da yarım asırlık çok partili hayatımızda önemli bir seçimi daha geride bıraktık.
Birkaç münferit üzücü olay dışında büyük bir hadise yaşanmadan bir seçimi daha geride bıraktık.
Zaman zaman çok sert söylemlere tanık olduk ama söylenen sözler siyasetteki rekabetin doğası içinde kaldı, sokakların tansiyonunu yükseltecek boyuta taşınmadı.
Seçime katılım oranı birçok ülkeye göre oldukça yüksek seviyede gerçekleşti. Bu oran, vatandaşların sorunların çözüm yerinin sandık olduğuna inancını gösteriyor. Ben sonuçta kazananın Türk demokrasisi olduğunu düşünüyorum.
HDP bu seçime bir ittifakta yer almadan tek başına katıldı ve barajı aştı. Yakın geçmişte HDP’nin PKK ile arasına mesafe koymaması büyük krize neden olmuş ve HDP’li milletvekilleri hukuki süreçlerle karşılaşmıştı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hâlâ tutuklu durumda.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla bu seçim kararı alınmıştı. O günden bu yana Bahçeli etkinliğini artırdı ve nitekim partisinin aldığı oy oranı birçok anketin üzerine çıktı. Bu seçimin galibi diyebileceğimiz isimlerden biri de hiç kuşku yok ki Bahçeli.
Muharrem İnce’nin CHP’nin ortalama oy oranının üzerine çıkması hiç kuşku yok ki ana muhalefet partisinde yeni bir durum yaratacak. İnce partinin lokomotif ismi olacak ve bundan sonraki stratejisini ağırlıklı olarak şekillendirecek kişi olacaktır. CHP’nin oy oranın artması ana muhalefete oy verenlerin de Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olacaklarını gösterdi. Bu da demokrasimizin sağlığı açısından önemli bir gelişme.
Bu dönemde TBMM’de milliyetçi muhafazakar blok güçlü şekilde temsil edilecek. Diğer taraftan da HDP’nin etkinliğiin arttığı düşünülecek olursa Kürt meselesiyle ilgili konular parlalmentoya geldiğinde sert tartışmalar yaşanacak demektir.
Meral Akşener etkili bir rüzgarla Cumhurbaşkanlığını açıklamıştı. Ancak bu rüzgar aynı güçlü devam etmedi. Akşener beklenen oy oranına ulaşamadı. Buna karşın, genel başkanı olduğu İYİ Parti Millet İttifakı’nın parçası olarak TBMM’ye girmeyi başardı. Yakın dönemde MHP ile birleşme konusu gündeme gelebilir. Ancak ben şu aşamada bu ihtimalin pek mümkün olmadığı görüşündeyim.
Bu seçimleri sadece biz değil dünya başkentleri de yakından izledi. Türkiye nüfusu, ekonomik gücü, stratejik konumu ve potansiyeliyle uluslararası dengeleri etkileyebilecek durumda. Bu nedenle Tel Aviv ve Atina’dan, Brüksel ve Washington’a kadar geniş bir coğrafyada önemli yansımaları olacak.
Bir kez daha Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ı ve TBMM’ye seçilen milletvekillerimizi kutluyorum. Sonucun Türkiye için hayırlı olmasını dilerim.