Özel yetenekli çocukların doğru yönlendirilmeleri büyük önem taşıyor Özel Yetenekli Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÖYEMER) Müdürü Halide İncekara özel yetenekli çocukların nasıl eğitilmesinden çok nasıl yetiştirilmesi gerektiğinin önemine dikkat çekiyor. Atakan Kayalar ile gündeme gelen özel yetenekli çocukların aile, çevre ve akran ilişkilerinin önemli olduğunun altını çizen İncekara, “Atakan’ın basın tarafından, röportaj yapılan kişi tarafından, ailesi tarafından hukukuna girilmiştir.” diye konuştu.
Özel Yetenekli Çocuklar Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÖYEMER) Müdürü Halide İncekara, özel yetenekli çocuklar hakkında bilgi vererek son günlerde gündeme gelen Atakan Kayalar hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
‘Atakan’ın ailesi tarafından hukukuna girilmiştir’
Özel yetenekli çocuklar konusunun Atakan Kayalar ile başlamadığına, bu konu üzerinde uzun yıllar çalışma yürüttüklerine dikkat çeken Halide İncekara, “Bu konu zaten uzun bir süredir konuşulduğu ve icra edildiği için bu farkındalık oluştu. Herkes bu tanımlar üzerinden bir Atakan çıkarmaya çalışıyor. Atakan’ı filozoflukla anmak yerine şu anda anlayacağınız şey, suistimal edilmiş bir çocuk olmasıdır. Şu anda Atakan’la ilgili tek tanımlamamız suistimal edilmiş olmasıdır. Atakan’ın basın tarafından, röportaj yapılan kişi tarafından, ailesi tarafından hukukuna girilmiştir. Özel yetenek ve dahilik konusu, sosyal medyada yayarak ya da yayılarak yapılacak işlemler değildir. Eğitimcinin işidir, okulda öğretmenleri vardır, muhatabı onlardır, onun için maalesef ben de yalnızca üzüntüyle izliyorum. Nihayetinde çocuk tacirlerinin de muhatap almasıyla abesle iştigal konuşmalar ve hakaretler işitmiştir. Ve Atakan’ımızı maalesef bir çocuk duygusallığında yok etmişlerdir” diye konuştu.
Aileler çocuğun nasıl yetiştirilmesi gerektiği üzerinde durmalı
Özel yetenekli çocukların nasıl eğitileceğinden çok nasıl yetiştirilmesi gerektiğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Halide İncekara, çocuğun aile, akraba ve akran ilişkileri gibi sosyal ilişkilerinin önemsenmesi gerektiğini söyledi. İncekara, şunları söyledi:
“Herkesin kendi kafasında bir yetenek tanımı var. Bir kere ‘üstün’ tarafını epeydir kullanmıyoruz. Bunun yerine özel yetenekli kavramı daha ağır basıyor. Bu çocukların nasıl eğitileceği, sanat ve motor becerileri olanların eğitilmesinden ziyade, yetiştirilmesi söz konusudur. Usta- çırak ilişkisini biz tavsiye ederiz. Eğer bir zeka eğitiminden bahsediyorsak çocuğun IQ testlerinden daha yüksek olan öğretmenlerle eğitim yapılması lazım. Zekanın eğitilmediğini, tahrik edildiğini, problemlerle buluşturulduğunu ve çözme aşamasında da gençlerimize destek olduğumuzu söyleriz. Zaten zeka ve yetenek sadece çocuklarla sınırlandıracağımız bir şey değil. Çocuğun öğretmenleri ve ailesinin, ‘Çocuğum biri tarafından eğitilsin’ demek yerine her ailenin kendi çocuğunu nasıl yetiştirmesi gerektiğini düşünmesi gibi bir zorunluluğu vardır. Ailelerin asıl düşünmesi gereken nokta ‘Ben çocuğumu nasıl yetiştirmeliyim’ olmalıdır. Çocuğa bununla ilgili destek vermek daha sağlıklıdır. Oyun alanları, akraba ilişkileri, akran ilişkileri gibi durumları çok önemsiyoruz.”
“Farklıymış gibi davranmak en ağır yük”
Özel yetenekli çocuklara yaklaşımın önemine değinen ve onlara farklı davranılmaması gerektiğini kaydeden Halide İncekara, “Bu çocuklar olağanüstü yaratıklar değil. Her birimiz gibi iki gözü, iki kaşı var. Sana bana benziyorlar. Özel yetenekli çocukları rahat bırakacağız, onlar kendi mecralarında ilerliyor. Onlardan rol kapmayacağız, onlar için bir şey yapmaya gerek yok. Onlar kendileri için bir şey yapıyorlar, biz onlara gölge olmayacağız, bu yeterlidir. Özel çocukların problemi önce ailelerinden sonra çevre ilişkilerinden başlıyor. Toplum her farklı görünene, farklı düşünene reflekslerini gösterdikleri gibi o çocuklara da farklı refleks gösteriyorlar. Oysa bu çocuklarımız için olağanüstü bir şey yapmayacaksın. Bu çocuklarımıza olağanüstü tepkilerle, farklıymış gibi davranıp yük olmayalım. Bu çocuklarımızı alıp abartılı abartılı sağa sola teşhir etmeyelim. Bunun yerine ihtiyaçlarını karşılayalım. İhtiyaçtan kastım karın doyurma ya da giydirme değil” diye konuştu.
“Hevesle yeteneği birbirine karıştırmayın”
Özel yetenekli çocukların ihtiyaç duyduğu şeyin onların meraklarına ve ilgi alanlarına odaklanmak olduğunu ifade eden İncekara, “Bu çocukların meraklarına cevap verelim. İlgi alanlarında buluşturalım. Ev kirleniyor diye evde yasak koymayalım, okulda çok soru soruyor diye çocuğa ceza vermeyelim, onlar kendi yollarını buluyorlar. Bizim ÖYEMER’de yaptığımız çalışmalardan birisi bu düşüncemizdi zaten. Burada usta- çırak ilişkisi yani menti- mentör ilişkisi modelini uyguladık. Çocuk neye ilgi duyuyorsa ona yönlendirmek önemli. Elbette hevesle yeteneği de birbirine karıştırmamak lazım” diye konuştu.
“Çocukları sürekli test etmeyin!”
Ailelere sürekli zeka testi yaptırmamaları konusunda uyarılarda da bulunan Halide İncekara, çocukların öğretmenleri ile sürekli iletişimde olmanın yeterli olacağını kaydetti. Halide İncekara, ailelere tavsiyelerini şöyle sıraladı:
“Aile ‘Benim çocuğum şahane’ diyor, bir kere her çocuk şahanedir. IQ testleri çocuğa nasıl yardımcı olunur diye yapılır. Herkes normal yaşında normal eğitimlerini alacak. Öğretmenleri ve idol gördüğü kişilerle görüşüp onlarla tanışıp onları takip etmeye çalışacak. Ödeve boğulmuş çocuklar çiçekle böcekle uğraşmaya vakit bulamıyor. Çiçeği saksıda evinde gören çocuklardan da IQ konusunda kimse çok fazla şey beklemesin. Ailelere tavsiyemiz çocuklarını doğayla buluştursunlar, kuşun uçmasını kanadını çırpmasını görmeyen çocuğun IQ’su 180 olsa dahi o çocuk uçak yapamaz kısacası görmesi gerekiyor. Doğayı görecek, doğayı merak edecek, doğayı taklit edecek ve araştıracak. Çocuk çok dinleyecek, çok konuşacak, çevresiyle ve akranlarıyla çok iletişim kuracak. Eline süt verip aman çocuğum masanın başından kalkmasın diye yetiştirdiğimiz çocukların IQ’su düşük olur.”
- “Şekerli gıdaların yatma saatinde tüketilmesi çürük riskini artırıyor”
- Çocukların yüzde 28'i 'hikikomori' sendromuna maruz kalıyor
- Herkes moda diye çocuğuna aynı ayakkabıyı tercih ediyor fakat gelişim bozukluğuna bile neden oluyor!
- Çocukları tehdit eden sinsi tehlike: Hipertansiyon
- Karne stresi psikolojik sorunların temelini oluşturuyor! Uzmanı uyardı: Bu davranışlardan kaçının