Dünyanın en genç üniversite mezunu olmaya aday 9 yaşındaki Laurent Simons’u çoğumuz duymadık belki de. Mucize çocuk olarak adlandırılan Laurent Simons, 6 yaşında liseye başladı. 8 yaşında Belçika'nın Brugge kentinde matematik bilimleri üzerine lise diploması aldı. ABD'deki Stanford ve Fairfield üniversitelerinin üstün yetenekli çocuklar için açtığı kurslara katıldı. IQ düzeyi 145 olan Laurent, okulda sıkıldığı için Amsterdam Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde bir araştırma projesine başladı. Eindhoven Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünde okuyordu. Başka üniversitelerden gelen teklifler ve okuduğu üniversitenin daha fazla gelişmesi için mezuniyetini ertelemesi üzerine Laurent Simons’un Eindhoven Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümündeki eğitimi bitmek üzereyken ailesi tarafından eğitimi sona erdirildi. Mezun olsaydı en genç üniversite mezunu unvanıyla Guinness Rekorlar Kitabı'nda yerini alacaktı. ABD'de üstün yetenekli çocukların üniversiteye gönderilmesi konusunda çok fazla olanak sunuluyor. Türkiye’de ise henüz böyle bir örnekle karşılaşmadık.
Peki, Türkiye’de Atakan gibi çocuklarla karşılaşmak neden linç sebebi oluyor?
Çocuğun zekice sözler etmesi, çok bilmişliği ya da yaşından büyük konuşması Türkiye’de onaylanmayan bir davranış. “Sen sus daha çocuksun!” demekten vazgeçip onlara ne zaman kulak vereceksiniz? En son ne zaman çocuğunuzu ciddiye alıp uzun uzun sohbet ettiniz?
Atakan Kayalar 5 ayda 250 kitap okumasıyla gündem olmadı. Aslında okuduğu kitapların hem akademik anlamda ağırlığı hem de soyut kavramları barındırması nedeniyle bu kadar şaşkınlık yarattı. Çoğu zaman üniversite okuyanların bile anlayamayacağı felsefi ve sosyolojik kavramları, terimleri anlayabiliyor ve hatta açıklayabiliyor olması önce “bravo” dedirtti, daha sonra da her zaman yapılan gibi “yuhalandı”.
Biz de Uzman Pedagog Zeynep Şimşek’e Atakan Kayalar ile ilgili merak edilenleri sorduk.
Atakan’ın 250 kitap okuması, günün büyük çoğunluğunu sosyal yaşamdan uzak sadece kitap okuyarak geçirmesi normal mi? Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Atakan elbette istediği kadar kitap okuyabilir. Bu düşünme kapasitesini arttıran ve alternatif düşünme becerisi geliştiren bir eylem olur ki bunun da bir zararı yok. Ancak hayat içerisinde diğer insanlarla etkileşime girmek, spor yapmak, kendi zihinsel performansına uygun oyunlar oynaması da gerek. Zira kişiler arası iletişim olmadan empati de olmaz.
Atakan’ın yetişkin kitapları okumasını pedogojik açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Soyut kavramların çokça olduğu bu yetişkin kitaplarını okumak çocuğun algısına zarar verir mi?
Henüz zihinsel performansı nicel bir şekilde ölçülmedi. Eğer üstün zekalıysa yaşına göre değil, zeka ve algı kapasitesine göre okuyabilir. Ama bunun da bir uzman tarafından seçilmesinde yarar var. Sistematik olarak ilgi alanları ya da geliştirmek istediği alanlar belirlenerek süzgeçten geçirildikten sonra okumalara başlanmalı. Aksi takdirde ciddi kavram kargaşalarına düşebilir.
Kristal çocuk ve indigo çocuk tanımlamaları yapıldı. Bunun psikolojide yeri var mı? Gerçekten üstün yeteneklere sahip bir çocuk olabilir mi?
Bu kavramlar 1995 sonrasında ortaya çıktı. Daha önce gözlenilmemiş duygu ve davranışlar olarak ifade edilir. Direkt psikolojik olarak değerlendirilmeyebilir. Birçok farklı alanda gelişimi diğer insanlardan farklı ve üstün olması anlamı taşır. Elbette üstün beceri ve zekaya sahip çocuklar var. Ancak kristal ve indigo çocuk kavramlarının içinde geçen tanımlardaki metafizik olaylarını psikolojiyle ilişkilendiremeyiz.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Atakan Kayalar ile ilgili nasıl bir çalışma yapacağını ben de merak ediyorum. Kim bilir, belki de en genç üniversite mezunu Türkiye’den çıkar.