Yavrunuz son zamanlar okul dönüşü eve keyifsizce gelmekte, durumu anlamak üzere sorduğumuz sorulara çekinerek ve ürkek bir ses tonunda cevaplar vermekte, okula gitmekte tereddüt ediyor veya okulla ilgili bir şeyler söylendiğinde ciddi bir telaşa kapılıyor ise başka durumları ve ihtimalleri de göz önünde bulundurmak suretiyle okulda kendi akranlarının zorbaca davranışlarına maruz kalmış olabilir.
Bu durumda mutlaka kendi evladınızla güzel bir güven bağı içerisinde size anlatacaklarından yola çıkarak kendisine tepki vermeyeceğiniz duygusunu kendisine sunarak süreci daha doğru yönetmeniz ebeveynler olarak mümkündür. “Bak benim kadar olmuşsun insanlardan korkuyorsun!”, “Bir daha senin yaşından birinden dayak yersen ben de sana hakkımı helal etmem!”, “O, senin arkadaşındır; seni döver de sever de!” gibi sakıncalı ve çocukta suçluluk, yetersizlik duygusunu geliştiren ifadeler, yavrularımızın zihninde duygusal kaosa zemin hazırladığı gibi şiddetten beslenen bir kimlik kazanmasına da sebep olabilir.
Ne yapacağını bilemediği durumlarda beklentilerinize karşılık verememenin ezikliğini de yaşayabilir. Çocuklar bir sanat eseri olsaydı şüphesiz onların mimarı biz ebeveynler olurduk. Zor ve problemli çocuk yoktur; çocukların zorbaca davranmasına sebebiyet veren tutum ve davranışlarımız vardır. Çocuklarımızın zorbaca davranışları sergilemelerine veya onların bu davranışlara maruz kalmalarında bizlerin ciddi oranda etkileri olabilir. Belki doğrudan davranışlarının sebebi olmasak da ortaya çıkan zorbaca davranış veya mağduriyetin kaynaklarından biri olabiliriz. Yavrularımız, deneme yanılma yöntemi ile edindiği bazı davranışları eğer biz ebeveynlerinden de destek alıyorsa pekiştirmeleri ve bunu ileriki dönemlerde bir huy haline getirmeleri muhtemeldir. Davranışlarının en önemli kısmını anne-babaları modelleyerek kazanır. Ebeveynlerin ifadeleri, değerleri, tutumları ve davranışları, çocuklarının üzerinde çok büyük etki bırakır ve çocuğun bundan sonraki davranışlarının şeklini belirler.