Cinayete kimseyi inandıramadı! Babasına benzediği için ailesiz kaldı
Bir gece patırtı sesine uyanan küçük çocuğun içinde şüphe tohumları filizlenmeye başlamıştı. Kendisinin gözünde suçlu belliydi ama bunu ne polise ne etrafındakilere inandıramadı. Cinayetin üzerinde sır perdesinin kalkmasının ardından ise tüm ailesini kaybetti.
Derleyen: Ömer Faruk Ekinci / Posta.com.tr | 1989 yılında 11 yaşındaki Collier Landry, babasının annesini aldattığını öğrenmişti. Hatta bununla kalmayıp babasının sevgilisiyle tanışmıştı. Bundan Landry'nin annesinin de haberi vardı ve eşi Jack Boyle'dan boşanmak istiyordu. Boyle ise buna büyük bir şiddetle karşı çıkıyordu.
KORKUNÇ GECEYE BÖYLE UYANDI
31 Aralık gecesinde odasında uyuyan Landry, ertesi gün yılbaşına uyanacağı için çok heyecanlıydı. Gecenin ortasında şiddetli bir çığlık ve patırtı sesine uyanan Landry, korku içerisinde yatağından sıçradı.
Çığlık sesinin geldiği yere doğru sessizce gitmeye başlayan Landry, duyduğu seslerin ardından ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Bu ayak sesleri koridordan geliyordu. Adım seslerinin kendisine yaklaştığını anlayan Landry, sessiz bir şekilde beklemeyi sürdürdü.
Tam kapısının önünde ise ayak sesleri kesildi. Kapının arkasındaki ses, Landry'e bakmamasını ve yatağına geri dönmesini söyledi. Bu sesin babasına ait olduğunu biliyordu ve onun dediği yaparak tekrar uyumaya gitti.
ANNESİNİN BAŞINA NE GELDİ?
Bir sonraki sabah uyanan Landry, hemen annesinin yatak odasına koştu. Buradaki yatak aşırı derece dağınık bir haldeydi. Hemen burada kan izleri aramaya başladığını söyleyen Landry, annesinin başına bir şeyler geldiğinden emin gibiydi.
Babasına çok kızgın olan Landry, kendisi, annesi ve kız kardeşi için ise endişeliydi ve korkuyordu. Ancak bu yaptıklarını babasının yanına bırakmamaya kararlıydı. Bir hışımla alt kata inen Landry, burada babasının duştan çıktıktan sonra koltukta oturduğunu gördü ve ona 'Annem nerede' diye sordu. Aldığı cevap ise annesinin ufak bir ziyarete gittiği yönündeydi.
Landry'i karşısına alan babası, ona geçen gece annesi ile kavga ettiklerini anlattı. Baba Jack Boyle, gece Landry'nin annesinin kendisine cüzdan fırlattını ve evden çıkarak kendisini bekleyen bir arabaya binip gittiğini söyledi. Genç Landry ise babasının söylediği hiçbir şeye inanmıyordu. İçten içe babasının annesini öldürdüğünü hissediyordu.
ANNESİNİN ARKADAŞLARINI ARAYIP...
Evlerinde bulunan kablosuz telefonu alarak banyoya giden Landry, annesinin tüm arkadaşlarını teker teker arayıp onlara babasının annesini öldürdüğünü düşündüğünü söyledi ve onlardan polise haber vermelerini istedi. Aynı günün ilerleyen saatlerinde 2 polis Landry'nin evine geldi ancak bir şey bulamadıktan sonra geri döndüler.
Landry, ertesi gün annesinin arkadaşlarını aramayı sürdürdü. Bu kez polisi de aramıştı ancak bu olayın bir kayıp vakası olduğunu, cinayet olmadığını duymuştu. Polisleri ikna etmeye çalışsa da kimse ona inanmamıştı.
Aradan geçen birkaç günün ardından babası sevgilisi ile birlikte dışardayken bir dedektif geldi ve Landry'e kartını bıraktı. Sonraki gün okulda müdürün odasında dedetifi arayan Landry, okulda onunla bir araya geldi ve ona her şeyi anlattı.
POLAROİD FOTOĞRAFTAKİ GİZEMLİ EV
Babasının kendisine uyguladığı şiddetten, annesinin gördüğü eziyetlere kadar her şeyi anlatmıştı. Babasının annesini aldattığını ve bunun ardından annesinin boşanma isteğini de duyan dedektif, başta Landry'e inanmadı ve onun sadece psikolojisi bozuk bir çocuk olduğunu düşündü. İlerleyen günlerde evde yaşananları dedektife raporlayan Landry, git gide artan şiddetin kurbanı oluyordu.
Bir gün babası ile araçtayken onun araçtan inmesini fırsat bildi ve aracı karıştırmaya başladı. 2 adet fotoğraf polaroidi bulmuştu. Bunlar bir eve ve sevgilisine ait fotoğraflardı. Fotoğraflardaki evi ise Landry daha önce hiç görmemişti ve bu şüpheli durumu da dedektif ile paylaştı.
KORKUNÇ GERÇEĞİ HASTANEDE ÖĞRENDİ
24 Ocak tarihinde ise sabah 6'da çocuk esirgeme kurumu çalışanları tarafından uyandırılan Landry, kendisinin ve kardeşinin yarım saat içerisinde çantalarını hazırlayarak evin girişine gelmeleri gerektiğini duydu. Dışarıda ilk gecesini geçirmesi için okul müdürünün evine gönderilen Landry burada bir astım krizi geçirdi ve hastaneye kaldırıldı.
Hastanedeyken Landry'nin yanına gelen okul müdürü, ona kötü haberlerin olduğunu söyledi. Annesinin bulunduğunun haberini alan Landry, başta onun hayatta olabileceğini düşündü ancak bir sonraki cümlede annesinin öldüğünü öğrendi.
İKİ AİLE DE ONU REDDETTİ
Annesinin cansız bedeni, Landry'nin babasının arabasında bulduğu polaroiddeki evin bahçesine gömülü halde bulunmuştu. Bunun üzerine mahkeme, Jack Boyle'a ömür boyu hapis cezası verdi.
Davanın ardından ebeveynlerinin aileleri tarafından adeta reddedildiğini söyleyen Landry şu ifadeleri kullandı:
Annemin tarafı, babama benzediğim için beni istemiyordu. Babamın tarafı ise annemi öldürdüğünü ortaya çıkarıp ona karşı ifade verdiğim için beni kabul etmiyordu.
Bugünlerde 43 yaşında olan Collier Landry, yaşadığı travmatik olay ile ilgili bir kitap da yazdı.