10 öğrencinin 7’sinde farkındalık oldukça yüksek! Öğrenme sürecinde insan etkileşiminin altı çizildi
Yapay zekanın hem metin tabanlı hem de işitsel anlık çeviri konusundaki becerisi dönemin son uygulamalarında kendini gösterirken, dil öğrenmenin geleceği de tartışılır hâle geldi. Yapay zekanın online İngilizce kurslarının yerini alıp almayacağına yönelik tartışmalar, dil uygulamalarının hisse senetlerinde oynaklığa dahi neden oldu. Buradan hareket eden online İngilizce konuşma platformu Preply, yapay zekanın öğrenme süreçlerinde ve dil eğitimindeki rolünü öğrenci ve öğretmenlerle araştırdı. Araştırma sonuçları, dil öğrenmede insanın yerinin yapay zekayla doldurulamayacağını ortaya koydu. Çalışmaya göre, 10 öğrenciden 7'si öğrenme sürecinde insan etkileşiminin öneminin farkında.
DHA
Araştırma, tercihleri çok hızlı algılayabilen ve bu sayede, daha kişiselleştirilmiş öğrenmedeneyimleri tasarlayabilen yapay zekaya rağmen, öğrenci-öğretmen ilişkisinin sağladığı insan-insan etkileşiminin öğrenme süreçlerinde hayati bir rol oynayacağını gösterdi. Türkiye, ABD, Almanya, İspanya, İtalya ve Polonya gibi ülkelerden 2 bin 700'ü aşkın öğrenciyle gerçekleştirilen araştırma, 10 öğrenciden 7'sinin öğrenme sürecinde insan etkileşiminin ve rehberliğinin öneminin farkında olduğunu ortaya koydu.
ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER PAYLAŞILDI
Araştırmaya ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Preply Avrupa Bölge Müdürü Mustafa Ali Sivişoğlu, “Türkiye'de de sonuç çok farklı değil. Türkiye'den araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 67'si öğrenme sürecine bir öğretmenin dahil olmasının önemli olduğunu düşünüyor. Yapay zeka çalışma alışkanlıklarından öğrenmeye, üretim süreçlerinden iş yapma biçimlerine, pek çok gündelik pratiği değiştirse de öğrenme sürecinde öğrenci-öğretmen ilişkisinin rolü yadsınamıyor" dedi.
İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİ YAPAY ZEKA KULLANMAYA ÇOKTAN BAŞLADI
Online Almanca kursu da dahil olmak üzere farklı dil kurslarıyla 32 binden fazla öğretmeni bir araya getiren Preply tarafından yürütülen araştırmada, İngilizce öğretmenlerine de sorular yöneltildi. Çarpıcı bulgulardan biri, hâlihazırda 2 İngilizce öğretmeninden birinin yapay zeka ve otomasyon araçlarını kullandığını gösterdi. Öğretmenlerin yüzde 41'inin yapay zekadan dil bilgisi ve kelime egzersizleri oluşturmak için yararlandığı görülürken, yüzde 35'i okuma ve dinleme etkinlikleri için yapay zekaya başvurduklarını söyledi.
YAPAY ZEKA KULLANIMIYLA İLGİLİ ENDİŞE VAR
Öte yandan öğrencilerin yüzde 73'ü, yapay zeka kullanımıyla ilgili endişeli olduklarını dile getirdi. Yapay zeka tabanlı öğrenme süreçlerine ilişkin en büyük endişenin 'insan etkileşimi' olduğunu dile getiren Mustafa Ali Sivişoğlu, “Öğrenciler, gerçek öğretmenlerle öğrenirken motivasyon için daha önemli ve canlı bir sebebe sahip oluyor. Öğrenciler, özellikle sevdikleri öğretmenlerle geçirdikleri zamana çok değer veriyor ve bu da öğrenme verimliliğini artırıyor. Öte yandan özellikle Z kuşağı, yapay zeka ile kişisel bilgi paylaşma konusunda çekimser" diye konuştu.
ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ
Dil öğreniminin kültürel aktarımı da kapsadığını savunduklarını dile getiren Sivişoğlu, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:
“Öğrenciler ve öğretmenler arasında kurulan güçlü bağlantılar, anlayış, dostluk duygusu gibi özellikler, motivasyonu destekleyerek öğrenme sürecini destekliyor. Araştırma katılımcılarının çoğunluğunun beklentisi, iki yöntemin de ortaklaştığı bir model geliştirmek yönünde. Preply olarak tam da bu şekilde hareket ediyor, yapay zekayı öğretmen - öğrenci ilişkisini güçlendiren ve hızlandıran bir araç olarak kullanıyoruz."