Kız çocukları eğitime erişimde sıkıntı yaşıyor

Raporda kız çocuklarının eğitime erişimiyle ilgili öne çıkan bulgular şöyle:

• Türkiye geneli ilköğretim ve ortaöğretim seviyeleri okullaşma oranları kız ile oğlan çocuklar için neredeyse aynı olsa bile, ortaöğretim seviyesinde, bölgelere ve illere göre farklı. Örneğin, okullaşma oranı Şanlıurfa’da kız çocuklar için yüzde 62 oğlan çocuklar için yüzde 72.
• Çocukların karşı karşıya oldukları en büyük risk faktörleri arasında bulunan mevsimlik tarım işçiliği, çocuk yaşta, erken ve zorla evlilik , ev içi emek ve bakım yükü (kız çocuklar ağırlıkta) ve çocuk işçiliği (oğlan çocuklar ağırlıkta) artış gösteriyor.
• Ekonomik desteklerin yanı sıra, okulda besleme uygulamaları, çocuklara forma, kırtasiye ve eğitim materyalleri yardımı ve kız çocuklar için ped yardımı çocukların okulla ilişkilerinin kopmamasına yönelik alınabilecek önlemler olarak öne çıkıyor.
• Taşımalı eğitim, yatılı bölge okulları, öğrenci yurtları ve pansiyonlara karşı aileler ve kız çocukları arasında güvensizlik hakim.
• Açıköğretime devam eden ya da eğitim dışında kalmış kız çocuklarına özel destek mekanizmaları kısıtlı.

ÖĞRENME ALANLARI KISITLI

• Ergenlik dönemindeki kız çocuklarında öz yeterlilik, öz farkındalık ve özgüven desteklenmesi gereken hususlar olarak öne çıkıyor.
• Özellikle yoksul ailelerden gelen kız çocukları, evlerinde kendilerine ait özel alanlarının olmadığını belirtiyor.
• Ergenlik döneminde kız çocuklarının akranlarla sosyalleşme ve sosyal-duygusal öğrenme alanları çok kısıtlı.
• Kız çocukları okul seçiminden, boş zamanlarını nasıl geçireceklerine kadar kendilerini ilgilendiren birçok karar alma süreçlerine dahil edilmiyor.
• Kırılgan gruplardan gelen çocukların hem mahallede hem okulda maruz kaldıkları akran zorbalığı ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Oğlan çocuklarına fiziksel taciz, kız çocuklarına cinsel ve sözlü taciz okuldan kopmayı hızlandırıyor.

KOLEKTİF ETKİ

Suna’nın Kızları Kurucusu İpek Kıraç, kız çocuklarının baskı altında kalmadan, güvenli ve mutlu bir çevrede yaşayabilmelerine ve sosyal ağların içerisinde yer almalarına destek olacak bir ortam yaratmanın en önemli ihtiyaç olduğunu söyledi.

İpek Kıraç, “Bunu da sivil toplum kuruluşları olarak tek tek yapamayız. Bu nedenle ‘kolektif etki’ adını verdiğimiz yaklaşımla güçlü yanlarımızı ortaya koyduğumuz, eksikleri yeni oluşumlarla desteklediğimiz bir ekosistem yaratmak için çalışıyoruz” dedi.